annelerin çocuklarına uyguladığı evlen baskısı

normal bir baskı aslında. bildiği ve kabul ettiği tek ilişki türü evlilik olduğu için - bazıları mutluluğun kesin formülü de sayar- evlenmeden nasıl bir yaşam sürülebileceğini aklı kesmez. o sanır ki evlenmeyenler sevişmez, bir hayat arkadaşı olmaz, birine ait olmanın hoşluğunu yaşamaz... evlilik bu toplumda- erkek ya da kadın - rüştünü ispat etme biçimidir. evlenmeyenler hep çocuk, eksik, yarım kalır onlara göre. çocuğunun mutlu ve bütün olmasını isteyen tüm anneler bildikleri tek formülün uygulanmasını ister. farklı ilişkiler, beraberlikler de olabileceğine aklı kesse, başka türlü de mutlu olunacağını bilse sanırım yapmaz bu baskıyı.
zaten insanlararası ilişkilerin berbat oluşu-kimselere güvenemeyiş-doğru dürüst insan bulamayış bu kadar çapak gibi göze batarken,üstüne üstlük sağdan soldan berbat ilişki duyumları alındığı halde,kendilerinin de yaptığı berbat ilişkilerin sonucunda çocuklarının psikolojik düzenini alt üst ettiklerini görmezden gelerek ve hatta olayı kişiselleştirmekten öteye çekip 'herkeste aynı olacak değil ya evladım' cümlesiyle teselli vermeye çalışarak gerçekleştirilen saçmalık ötesi eylem.herkes de aynı be anneler.aynı.evlensem ne olacak? sana giren-çıkan ne annecim? damatcığın olsa ne olacak? bırak gelinin olsun.hem sen değil miydin çocuklugumdan beri kız olsun çamurdan olsun diyen.tutarlı ol biraz yahu.
bi' eşcinsel için en zor durumlardan biri. ileride karşılaşacağım için ciddi anlamda tedirgin olduğum bi durum. sadece anneden böyle bi tepkiyle karşılaşılsa üstesinden gelinebilir ama mahalle baskısı ile daha da zorlaşan bi' durum. hoş mahalle baskısı filan bunları ben takmam ama anne işte o takar, gelip size patlar.
bebekliğinden itibaren, her adımını takip ettiği "oğlu"nun yönelimini, "oğlu"ndan bile önce farkeden annenin bu "durum"u aşmak için belirlediği strateji.
ağzı yanan annemin artık sevgililerimle bile üfleyerek tanışmasıyla sonuç bulan hal/durum.
30 ila 35 yaş arası yoğunlaşan evlenme telkinlerinin ardından, annemin "oğlum sorunun ne, yoksa sen... " ile başlayan cümlelerine cevap bulmaya çalıştığım uzun dönem baskı dönemi.
eski türkiye'nin güzel günlerindeki ağabeylerimizin çok kullandığı bir slogan vardı:
" kahrolsun kuru fasulyenin pilav üzerindeki faşist baskısı!"
aslında, bunun kadar masum, ama sembolik anlamı yüksek ve sevgi dolu bir baskıdır bence...