yalnızlık

yalnızlık benim adım. sağ kolum can yoldaşım
arkadaşımın deklanşöründen çıkma mükemmel fotoğrafı gördüğümde bana aşağıdakileri yazdıran duygu durumu;

her eve varışında, kapıyı kendi anahtarıyla açmak zorundaydı,
bişey eksikti o evde,
ya da biri..
bu yüzden yolu uzatır dururdu evine giderken,
yol bitmesin diye, karanlığın, yerini kızıl sarı loşluğa bıraktığı sokak lambalarının altında dakikalarca beklerdi,
bomboş bir kafayla beklerdi,
düşünecek birşeyleri ya da birileri yoktu..
birşey eksikti kafasında,
ya da biri..

kendine geldiğinde,
ne kadar zamandır lambanın altında olduğunu hatırlamadan tekrar yürümeye koyulurdu "boş ev"e doğru..
öyle atardı adımlar kendilerini..

erkek olduğunu hatırlayıp boğazındaki düğümünü yutmaya çalışırken,
gözleri de ona hep tembihlendiği gibi kupkuru ve bir damla yaş olmaksızın yaklaşırdı "boş ev"e
ağlamamalıydı..
yazık ki erkekti..

"boş ev"in soğuk kapısına geldiğinde,
kapıyı çaldı bu kez,
zile bastı..
bir adım geri çekildi ve bekledi aslında ağlamaklı ve yalancı bir gülümsemeyle,
biri açacakmış gibi bekledi bir yaprak yere düşene kadar...

açan olmadı kapıyı..

her eve varışında, kapıyı kendi anahtarıyla açmak zorundaydı,
bişey eksikti o evde,
ya da biri..

yalnızdı..

o gece öldü yalnızlıktan..
uzaktan gelen misafirin eve kamp kurmasıyla değeri anlaşılandır. *