feminizm
bence feminizm bir kadının bir erkekten üstün olmasını istemek değildir. tam aksine kadının hayatını istediği gibi yaşayıp, istediği gibi kararlar verebilmesidir. bunu da ancak patriarka engeline takılmadan, bunu yıkarak yapabiliriz. ve bu erkek düşmanlığı olarak algılanıyor. istenilen sadece eşit haklara sahip olmakken dünyayı penisinin etrafında döndüğünü sanan erkekler buna bile katlanamıyor.
genderqueer
genel olarak "akışkan cinsiyet" olarak kullanılıyor. elbette bu şekilde özetlemek tam olarak doğru değil ama kolay yoldan açıklamak gerekirse budur.
daddy
bdsm'de dd/lg ve dd/lb ilişkilerinde dominant olan taraftır. bir de mommy vardır. o da doğal olarak femdom ilişki oluyor ve md/lg ve md/lb olarak geçiyor.
ayı sözlük itiraf
ilk itirafımı yazıyorum heyecanlıyım. queer ortamında değilim, girmek de istemiyorum fakat uzaktan da olsa beni korkutuyor. sanırım birazcık muhafazakarım (dini olarak değil) ve açık ilişki vs. pek benlik şeyler değil. o yüzden 1 yıllık ilişkimden sonra kadınlardan biraz uzak durabilirim sanırım. yoksa kahrolurum.
lp
asıl adı
laura pergolizzi olan şahane sesli sanatçı. ve bu kadına, havasına, karizmasına aşık oldum. lost on you'nun live versiyonu çok çok güzeldir.
burning man
gitmek istediğim tek festival. o kadar güzel ve ilgi çekici geliyor ki anlatamam. o atmosferi fotoğraflardan dahi görmek heyecanlandırıyor. sanat dolu bir ortam.
mommy
en başarılı bulduğum dolan filmidir. oyunculuklar, konu, senaryo, müzikler ve çekim formatı harikaydı. yönetmenin kendisi zaten şahane.
yüzük
hayattaki en büyük zaafım olabilir. güzel yüzük görünce çıldırıyorum. hepsine sahip olmak istiyorum. kıyafet, yemek vs. umrumda değil. yüzükler benim bebeyim.
aldatılmak
birini aldatırsın, o an öyle yapmak istemişsindir anlıyorum fakat bu ortaya çıktıktan sonra yüzsüzlüğe devam etmenin hiçbir anlamı yoktur. yalvarıp, seni çok seviyorum, beni bırakmalar benim için o kadar önemsiz ki. ki defalarca söylemişim affetmeyeceğim tek şey aldatılmak diye, bunu bile bile yapıyorsan kendin kaşınıyorsun demektir. ah bir de aldatıldığınız insanla konuşma fırsatı bulursanız ve şişirilmiş egolu bir aptalsa, sizinle utanmaz bir şekilde konuşabiliyorsa sadece sinirinizi bozar. hiç gerek yok.
ders çalışmak
masaya oturduğum an ders çalışmak yerine yapacak onlarca şey bulabiliyorum. mesela şuan entry doldurmak yerine ders çalışmam gerekiyor ^^ 10 gün sonra girmem gereken bir sınavım var, çok önemli olmasa da kendimi test edeceğim. neyse ağrım var diye kendimi teselli etmeye devam edeyim ben.
izmir
sevmiyorum ama gitmeyi düşünüyorum. aslında sevmiyorum derken kendimi kandırmış olabilirim. bir insan yüzünden hep mesafeli durdum ama umrumda değil artık. o yüzden seçeneklerim arasında tutuyorum. içimde güzel şeyler olacağına dair bir his var.
regl
kışın kendisiyle pek sorunum yok fakat yazın kanamak ve ağrı hiç çekilmiyor. ağrılarımda adaçayı etkili oldu, denenebilir.
homofobi
biseksüel kadın olarak açıldığım çevrem tarafından hiçbir zaman homofobik bir tavır görmedim ve bu beni çok mutlu ediyor. hatta başlarda çoğunlukla kadınlardan hoşlandığım için kendimi tam anlamıyla bulamamıştım ve eşcinsel olarak açılıyordum ama o zamanlar da hiçbir tepki gelmedi. en ilgisi olmayan arkadaşımla bilen, saygı duyan, destekleyen arkadaşıma kadar yanımda oldular. bu bana çok yardımcı oldu. tek sorun ailemin homofobik olması ve açılmayı asla düşünmemem.
cinsiyetçilik
özellikle eşcinsel erkeklerde ve trans erkeklerde gördüğümde çok sinirleniyorum. aslında tüm lgbtqi+ bireylerde gördüğümde üzülüp sinirleniyorum fakat bu ikisinde çoğunluk fazla. toplum tarafından ötekileştirilmiş insanlar olarak neden kadınlara cinsiyetçi davranıldığını anlamıyorum. trans erkeklerde "erkekliğini" kanıtlamak istercesine saçma sapan hareketler, ağzından seksist küfürleri düşürmemeler falan çok rastladığım şeyler. gerçi homofobik geylerden sonra pek bir şey beklemiyorum.
karma
inandığım, inanmak istediğim yasa. karma acıtır, karma üzer fakat bu sefer beni değil. evet iyi şeyler yapmadığım oldu ve bana katıyla geri döndüler. bu sefer aldatan sevgilime dönmesini diliyorum. amen.