1 saat kadar önce buluştuğum chaser yanımda ay uy edip durdu. kendi yaptıklarına kendi gülüp dururken kan donduracak bir ifade takındım. nefret ediyorum ilk izlenimlerden. herkes mi ibiş la?
sevgi eksikliği durumunun kaynağı ailedeki çatırdamalar ve eksikliklerdir çoğunlukla. eşcinsellik sevgi ve ilgi eksikliği durumuyla alakalı değildir. duygusal birlikteliklerin baba faktörüyle doğrudan ilgisi olabilir. ama one night stand takılmanın ilgisi olduğunu düşünmüyorum.
eşcinsel ilişki içerisinde gelecek planı kurulacaksa açıklamak mantıklıdır. ama durup dururken ben erkekleri düdüklüyorum demek oldukça gereksizdir. hatta bencilliktir.
yapsam mı yapmasam mı diye düşündüğüm eylemdir. lakin sokakta görüp selam veriyorsam aramam da lazımdır. gelenek göreneklerine bağlı bi herif olsam yapardım diyerek üstünü örttüğüm konudur.
son yıllarda izlediğim en güzel filmlerden biri. hayatını mektup yazarak kazanan bir adamın yalnızlığını konu alıyor. işletim sistemine aşık olup üstüne boynuzlanan theodore'un babacan görünümüyle sevilesi bir yapım.
grammy adayı olmaktan bıkmış, kazanmaya ant içmiş dance-pop şarkıcısıdır. röyksopp destekli yayınladığı yeni tekli tutmasa da ben pek sevmiş- dinlemişimdir.
trip hop ritm üzerine serpiştirtiği temiz vokaliyle sakinleştirir. far away, believe in us, alone again şarkıları art arda dinlendiğinde etkisi daha da artar. neden sürekli türkiyede konser verdiğini anlamasam da bi gün dinlemek isterim kendisini. **
şip-şak karın doyurma tekniklerinin başında gelir. evde ne olduğuna bağlı olarak zenginleştirilebilip muazzam bir special sandviç kıvamına sokulabilir.
son zamanlarda izlemeye fırsat bulduğum sayılı güzel filmden biri. film çocuğu olamayan bir çiftin bir ağaç parçasına can vermesi üzerine kurulmuştur. surreal anlatımın içerisine yerleştirilen itici-tiksindirici öğeler çarpıcılığını attırır. jan svankmajer böyle ilginç işler yapsa yine ölmeden.