eğri oturup doğru konuşalım. insan dünyaya bir kere geliyor ve dolayısıyla bu hayatı iyi şartlarda yaşanabilir bir ülkede yaşamak istiyor. bu o insanın en doğal hakkı. burası şuan için bu konuda pek iç açıcı bir ülke değil. sanat ölmüş, müzik ölmüş, edebiyat ölmüş, adalet ölmüş, eğitim ölmüş, sağlık ölmüş, ruh ölmüş, hukuk ölmüş, spor ölmüş, hoşgörü ölmüş, özgürlük ölmüş, insanlar ölmüş, insanlar öldürülmüş, insanlar öldürülmekten beter edilmiş. bu durumdan şikayetçi olmayan bir koca sürü de insan var. "iyi o zaman git başka ülkede yaşa" diyenleri duyar gibiyim. hayır, ne münasebet! ben bu ülkede daha iyi şartlarda yaşamak istiyorum, çocuklarımı daha yaşanabilir bir türkiye'de büyütmek istiyorum, bu ülkede yaşayan insanların daha iyi şartlarda yaşamasını istiyorum. bu ülke benim ve bunu istemek hakkım! hakkınızı isteyin, hakkınızı arayın. başkasının hakkını da arayın. ben rahatım, onlar düşünsün demeyin. unutmayın, ülkemizde tek bir kişi bile baskı altındaysa, ötekileştiriliyorsa ve hayatı zulüm ediliyorsa hiç birimiz özgür değiliz...
turist olarak gezmesi muhtesem, yasamasi katliam ulke. tv kanallarinin yuzde 80
*'inin din uzerine rating topladigi, direkt islam propagandasi ile olmadiginda ise spor programlarinda evlendirme programlarinda 'allahin yarattigi', 'allahina kurban', 'allah hos gormusse', 'allah allah' nidalari gecmezse rtuk'ten ceza gelecekmiscesine davranilan 4 mevsim cennet gorunumlu cehennem. insanlar arasinda kisisel ego kalitesizce tavandadir. herkes atarli, herkes muhtesem, herkes kusursuza cok yakindir. nezaket denen olgu ancak 'abi' cekilen birine isler, hiyerarsik olarak alt seviyedeki her zaman haksizdir. en basit olayda bile ozur dilemektense hakli cikmak icin olmeyi goze alacak insanlar kendilerini, kendi bictikleri deger bazinda notlandirir ve aksam eve donerken mutlu olma kriterini buna baglar.
gay ortamlarinda herkes aktiftir, kimse got vermez, ibne olmaz. tanisilirken ilk cumlede
aktif kelimesi gecmez ise kisinin
ibne oldugu kanitlanmis olur ("selam aktif 35 cok killi versene ;)", "usta bir kere takilalim aktifim ama", "selam gozum takildi baya ama pasif olmam cok zorunlu olmadikca" gibi). 10 dakika sonra '
haci normalde aktifim ama sana bi kere p olurum ;)' kesiti de artik stereotiplesmis diyaloglarin vazgecilmezidir. kendini bir sekil kabullenip pasif rolu kendine uygun gorenler ise, tipki turk kizlarinin sahip oldugu prenses sendromunun hormonlusuna sahiptir. herkes onu ister, kapisinda siralar olusur ve karilarindaki 'full aktif' olmadikca adam yerine konmaz falan filan. eger internet uzerindeki profilinizde yurtdisindan gelmis bir yabanci gibi gozukuyorsaniz degeriniz cok yukselir, yuzde 99 aktif gay ortami adeta goz kirpma ve tek seferlik tekliflerle kisinin uzerine cullanir. kofti bir ortamdir, kendinizi nasil lanse ederseniz, basarisiz bir imaj olsa dahi istediginizi bulacaksinizdir uzun vadeli bir iliski moduna girene dek.
cok cennet vatandir, sinirlari kanlarla sulanmis dualarla bezenmistir falan felan; yoksa tepedeki buyuk gobekli amcalarin emirleri ile katledilen, oldurulen binlerce insan sadece entel dantel takilan kaymak tabaka insaninin yaptigi kafe muhabbetidir. insanlar salak degil tepesine cullanip kanini somurmus 'kutsala onem veren', iletisimden anlamayan degil cabuk sinirlenen ve 'duygulari on planda olan' kisilerdir, kisilerizdir.
bir küçük iskender şiiri. çok iyidir.
allen ginsberg'e
oğlanlardan ve alkolden vaktim arrtıkça seni düşü-
nüyorum türkiye, inan doğru bu kere yanılsamam
ve ruhumun yavşak zıpırlığı, hiç değilse ayık
dolaşamayacak kadar dürüstüm,
türkiye, tarkan öleli çok oldu, artık onu unut; bu-
nadı kurt. playboy'a annemin çıplak resimlerini
satarak beyaz saray'a sırnaşmayı düşlüyorum
spermi biraz fazla kaçırdığımda,
beş parasız paraladığım sokaklarında embesillerini
ve taşak kalpli aydınlarının sidik yarışlarını
görüp bol bol osuruyorum, başbakanı dinlerken
televizyon karşısında ekrana ekmek teknemi aç-
mak ya da esrar içmek, geğirmek en büyük mutlu-
luk bana verdiğin,
otuz bir çekmediğim gecelerde düşler kuruyorum se-
nin hakkında, hür hülyalarımda sana zerre kadar
yer vermiyorum ama, maalesef ayakta kalıyorsun,
sosyal demokrat idiotlarını, orospu tavukların
uğrak yeri sanat galerilerini, festival sar-
kaçlarını, ölüsevici kültürünün uyanık tez-
gâhtarlarını ve tezgâhın altında neler dön-
düğünü farkedecek kadar sosyalistim,
hapsine düşmedim henüz, o yüzden tam solcu sa-
yılmam köle pazarı piyasanda, kıçına cop
girdiği için şair olanlardan da değilim; eli
kulağındadır tımarhanelerinden birinde tes-
cilli manyak olmamın ve koynuna girmediğim-
den dorukta sıçanların, o yüzden ibneliğim
de test edilip onaylanmadı,
uyuşukluklarıyla iktidara peşkeş çekip çaktır-
madan, sonnet'leriyle, balad'larıyla köçek-
leşen, raconları kıyak geçme üzerine kurulu
mason-ulema tayfanı da tanırım, sen de bilir-
sin ki havlayan it ısırmaz türkiye, bak, biz-
bizeyiz, çekinme, şu azınlıkları ne zaman ke-
sip kızartacağız, çok acıktım türkiye,
nâzım'ını severim, buna kızabilirsin, ama bazı
-ne demekse- naif şairlerinin, devlet sanat-
çısı olmasına ve adının iktidar şakşakçısı
starlarla bir anılmasına dair çabalarına izin
verdiğinden, sana korkunç müteşekkirim, inti-
harımı hızlandırıyorsun böylelikle, böylelik-
le artıyor kirim ve seninle kirimiz, ne gam?
iyi akşamlar. persil supra.
mustafa suphi, artık hamsi mi türkiye, dikkat et,
balıkları örgütlemesin,
allah'a inanmıyorum, osmanlı'yım velhasıl, akın
edip avrupa'ya, toplayıp getiremesem de cil-
lop gibi veletleri, n'apalım, buradaki lüm-
pen teen-ager'larla idare ediyorum,
türkiye, ayıptır sorması ne zaman akıllanacağız;
türkiye, kıbrıs'ın yakasını ne zaman bıraka-
cağız ve ne zaman yaraşır olacağız binlerce
devrim şehidimize,
türkiye, hiç terbiye edinemedim, yeteneğim bu ka-
dar; çük kadarken okudum sabahattin ali'yi,
kafka'yı, dostoyevski'yi, london'ı; kapital'e
başlayışım babamla aramızda çıkan küçük bir
harçlık sorununa dayanır,
iq'larımızın düşük olduğunu sanmıyorum, peki
bir eşek şakası mı bu; köy enstitüleri,
halk eğitimler, halkevleri ne ayak; behice
boran, iyi ki unutuldu; iyi oldu, eline
sağlık türkiye,
hasbelkader bir önerim var: cia, eurovision'u
kazanmamızı, aet'na girmemizi sağlayamaz
mı acaba, şüphesiz, eh benimki de salaklık,
haklısın türkiye,
bizi milletçe sevmeyenlere ayar oluyorum; ağız-
larını burunlarını kırarak onlara medeniyet
öğretmek istiyorum türkiye,
ben, sex-shop'ların, komünist partinin, müslü-
man demokrat partinin, rock partinin,
çeşit çeşit gay barların açılmasını, askerliğin
kaldırılmasını istiyorum türkiye; bu top-
raklarda nobel, oscar, lsd, özgürlük ve sik
anıtları görmek istiyorum: kişi başına düşen
milli gelirden bana ait payı iade ediyorum
bütün bu harcalamalar adına sana; hapishane-
ler, hayvanat bahçeleri, kamplar, tımarhane-
ler boşaltılsın derhal; ben bütün kentlerin-
den barışla, erdemle, insanlık haklarımla ke-
yiften gebere gebere, ıslık çalarak dolaşan
bir seyyah olmak istiyorum; mandela kötü a-
dam, döv onu türkiye,
`uzak asya'dan gelip akdeniz'e bir kısrak ba-
şı gibi uzanan bu memleket... sizin! afiyet
olsun efendiler' demekten bıktım, bıktık,
anlıyor musun, orada mısın türkiye,
ama yine de memnun olmuyorsan bu tavırdan ve
kızıyorsan ve sinirleniyorsan, olsun, biz
yine geliriz; yine yazar, söyleriz; ölürüz;
biz yine gideriz; sen, rahatını bozma o za-
man, güzel bir çocuk gibi bu şık dünya ya-
tağında, böyle masum böyle mazlum uyu tür-
kiye,
allen ginsberg'in 'america'sı