taşra

bazılarına göre istanbul dışındaki tüm türkiye, bazılarına göre ise büyük ölçekli şehirlerin dışında kalan yaşam alanı. benim kişisel görüşüme göre sosyal hayatın sunduklarına bakarsanız istanbul dışındaki tüm türkiyedir.
avantajları çoktur taşrada yaşamanın. hele ki küçük bir kasabada yaşıyorsanız. sözün hala senet yerine geçtiği, hastanesinde (eğer hastane varsa) hasta başına 2,8 doktor düştüğü, cebinizde kuruş para olmasa da günlerce idare edebileceğiniz bir yerdir. size kargo ya da posta yazanlar adresinizi bilmese de olur. isminizi yazmaları yeter zarfın üstüne. sabah 9.00 da işe gitmeniz gerekiyorsa dokuza beş kala yataktan kalsanız yeter. öğlen de yemeği evde yer, üstüne de 45 dakika uyursunuz. öyle politikaya falan da kafayı takmazsınız. zaman daha yavaş ilerler, kimsenin acelesi yoktur. canınız çay içmek isterse polis karakoluna ya da kaymakamlığa bi uğrarsınız. size çay ısmarlayacak biri mutlaka çıkar. yolda belediye başkanıyla ayaküstü sohbet eder, "başkan olduktan sonra hiç duvara gelmez oldun, senin de götün kalktı amk" diye çemkirirsiniz.

ama çocuklu aileler için zordur. hiçbir öğretmenin görev yapmak istemediği sadece bir tane kıytırık bir okulu vardır. gençler için de sıkıcıdır. alışveriş yapmak istediğinizde, istediğiniz şeyi değil, dükkan sahibinin elinde ne varsa onu alırsınız. sosyal hayat ise, genelde bir duvarın* ya da deniz kenarındaki kayalıkların üzerinde oturup bakkaldan alınan ılık biraları içmekten ibarettir. kim kiminle sevişiyor, kim napıyor herkes herşeyi bilir. istanbul ya da diğer şehirlerdeki kültürel etkinlikleri, ayı buluşmalarını falan içiniz eriyerek takip edersiniz internetten. taşrada hayata tutunabilmek için sahip olmanız gereken ilk şey sınırsız internettir. sürekli film indirip izlersiniz. kitap satın almak için bile internetten sipariş verirsiniz. ama internetten sevgili falan sipariş edemezsiniz. ne kimse kıçını kaldırıp bu kadar yolu gelir, ne de sizin buradan dışarı adım atmaya hevesiniz vardır.
5 Entry Daha