taşınmak

hayatımda toplam 18 kere yaptığımdır. profesyonelimdir, hangi eşyalar hangileri ile birlikte ne şekilde koliye konur, evdeki ıvır zıvırdan nasıl kurtulunur, nakliye-hamal pazarlığı küstürmeden nasıl yapılır, emlakçıya komisyon vermeden ev sahibi nereden bulunur da yeni ev tutulur gibi bilgi birikimi gerektiren icraattır.
son üç yılda üç kere yaptığımdır. koliden dağlar oluşmuş evde deli danalar gibi dolanmaktayımdır. bildiğin deli işidir.
her sene en az iki kere yaptığım aktivite. evlerin ikisini de temizle, paketle, taşı paketleri aç, yerleştir. ciddi bir işkencedir. acaba sevgilisiyle aynı eve çıkan aşık bir çift de güzel bir his yaratır mı yoksa onlara da işkence gibi mi geliyor merak ediyorum.
ülkeler arası yapılıyor ise ister istemez kenara deli gibi bir kargo parası ayırmak lazımdır, zira "onu asla atmam değeri büyük", "bunu yanımda götürmez isem kendimi keserim" modundaki psikoloji pek kolay bünyeden yok olmuyor.
toparlanılan yere bir bağlılık olmasa dahi giderken sevgiliye bakarcasına yapılan eylemi beraberinde getirir. içteki buruklukla birlikte anlamsız bir depresif havaya sokan eylemdir. taşınıldığında anıların da orada kaldığı düşünülür nitekim haklılık payı mevcuttur. yeni taşınılan yere alışıncaya kadar bu burukluk devam eder.
çileli bir dönem geçirmenize sebep oluyor. yeni bir yer,yeni bir ev, yeni çevreyi keşfetmek aslında çok sevdiğim şeyler, fakat o eşya taşımalar, yerleşme süreci, abonelikler, evrak işleri vs muazzam can sıkıcı.