pazar

tezer özlü'nün pazar günlerine karşı içten içe içe bir kin beslediğini düşünürüm; ona insan hayatının sıradan yanlarını, hep aynıymışcasına yaşanan o tipik sabah, öğle, akşam ritüellerini ve o burjuvazi geleneklerini yıkamayan insanın kırık boşluklarını anımsatırken varoluşsal sorularını çözümlemede bir takım yeni metod yolculukları yapmasına olanak tanıyor gibi belki.

tezer özlü pazar günleri için şunu der;

"pazar günleri... şimdilerde... sokak aralarından geçerken... gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek.......... isterim hep."

tezer özlü - çocukluğun soğuk geceleri
dünya genelinde ekonomik ve çalışma hayatı başlığında en yaygın dinlenme günü. böyle bir gün müslüman ülkeler için cuma dır.
7 dakika önce girdiğimiz ve tamamını kendi ayırdığım, hiçbir suretle dışarı çıkmadığım tembelliğin dibine vurduğum gündür
meyve, sebze, ıvır-zıvır satan satıcılar tarafından hergün başka bir semtte toplanılıp satış yapılan yerler. ucuz ve taze olması sebebiyle pekçokları tarafından tercih sebebidir. <br>(bkz: semt pazarı)
babaların evde olup horladığı bir gün, gereksiz yani.
nazım hikmet şiiridir.

bugün pazar.
bugün beni ilk defa günese çikardilar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar genis olduguna sasarak
kimildamadan durdum.
sonra saygiyla topraga oturdum,
dayadim sirtimi duvara.
bu anda ne düsmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karim.
toprak, günes ve ben...
bahtiyarim...
yazık bir gün. pazartesinin stresi gerginliği sarıverir o gün, hiçbişi yapamazsın, adeta içine bir öküz oturmuştur. löp et gibi yerinden kalkamaz böm böm bakarsın bazı bazı. en kıytırık işleri bu güne atarsın gün geçsin diye, kendi kendine bir uğraş terapisi uygularsın halbuki.
bir parça ibrahim sadri'den

bugün pazar
ve ben seni çok özledim
dışan çıkmak istiyor canım
tek başına haytalık etmek
islanmak pazar sabahında yağmurda
boş caddelerde dolaşmak
vitrinlerine bakmak mağazaların
sinemaların afişlerine
sokakların isimlerine
telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
bir merhaba demek sessizce
sahilde martılara simit atmak
otobüslerin ilk seferlerine binmek
gitmek istiyor canım
hayatın gittiği yere
islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
fırından taze ekmek alıp
buğusunu çekmek içine
ve ben seni çok özledim
tam böyle bir şey
çiçeğe su yürümesi
bebeğin ağlaması
toprağın uyanması
yağmurun yağması
ateşin sıcağı
bu pazar sabahı
tam böyle bir şey