mahmut sütlaç

11 Entry Daha
v süleymanın bir eserinde sirkeci dolaylarında bulunan mahmut sütlaç’ın dükkanındaki bakışmalardan bahis açtığı bir hakikattir. lakin o eserin ismi “hayret bir şey ya” değil “hayretî nam bir şeyh-yâr” dır. bu eserin 30 teşrinievvel 1915te paris merkezli hadayık gazetesinde tefrika edilen bir denemeler terkibi olduğu da edebiyat araştırmacılarının üzerinde hemfikir olduğu bir diğer gerçektir. v süleyman üzerine yalan yanlış malumatın diz boyu olduğu devrimizde böylesi dikkatsizlik bizim için ehemmiyete haiz değildir.

olayların yaşandığı günün ertesinde tanin gazetesinin sabah baskısında yer alan habere göre beyazıttan yola çıkıp sultanahmet istikametinden sirkeciye inen ve o sırada balkan harbinin derin üzüntüsüyle galeyanan gelen irticacı yeniçeri torunları sütlaç dükkanından temin edip yedikleri sütlaçlar ile daha bir kuvvet bularak bir seri vukuata imza atmışlardır. bu olay öncesinde cereyan eden bakışmalar zincirinden evvel peyami safanın kaçtığı malumunuzdur. öncelikle bu gidişin bir kaçış değil aleade bir hayranlıkla tabi olduğu v süleyman özlemiyle gerçekleşen bir vuslat harekatı olduğu külliyen yalandır. peyami safanın v süleymanı sevmediği gibi ileride simeranya adlı ütopyasında bir materyalist romantik olan v süleymanı yerden yere vurduğu ancak kitap yayınından sonra bu kısımları çıkardığı bilinmektedir. çıkarmasının sebebi nedamet duygusu hele ki hürmet hissi değildir. o v süleymanın dere olayı olarak bilinen vakalar zincirinin ilk halkası sebebiyle oluşturulan beynelmilel tahkikatın şüpheliler listesine girmekten korkarak onu romanından çıkarmıştır. bırakın ki piriviyet’ten gelen v süleymanı ile iki kelam etsin, onu çekemediği devrin magazin köşelerinde boy boy dedikodu malzemesi de yapılmıştır. peyami safanın o dönemde on dört yaşında ağzı süt kokan biri olduğu da ayrı bir mevzudur.

diğer yandan v süleyman, mahmut sütlacın sarayda ibrikçi başı olan büyük dedesinin firar ettiği sırada kendisiyle kaçmasına izin verdiği ve sonraları uzun yıllar aşk yaşadığı italyan asıllı rafael süleyman’ın torunudur. yani aralarında bir kan bağı olmasa da bir akrabalık söz konusudur. dedelerinin yaşadığı büyük aşkın hikayesiyle büyüyen bu iki ' modern akraba’ seneler sonra birbirlerini arayıp bulmuşlardır. ancak tanışmaları sadece uzun mektuplaşmalar ile kafi kalmıştır. bu mektuplarında da dedeleri gibi bir aşkı nasıl bulacaklarından yakınıp durmuşlardır. zira ikisi de odungiller familyasının saplarındandır. v süleyman o zaman büyük sırrını şu cümlelerle mahmut sütlaç’a nakl etmiştir: cinsel hayatımı çok küçük bir kağıda yazabilirim. ve fakat yazamamıştır. bunun üzerine mahmut sütlaç onu istanbul’a davet etmiştir ki tam v süleyman, vaka-yi nazariyye adı verilen olayın üstüne, mahmut ile selimin bakışması ve diğerlerinin birbirilerine kesmesinin/yeşillenmesinin/afedersiniz ağızlarının sularının yerlere dökülmesinin üzerine sütlaç dükkânına girmiştir. haliyle üzerinde çıngırak olan fransız usulü kapı ötmüş ve tüm nazarlar v süleymanın üzerine yönelmiştir. olayın bu noktadan itibaren mahmut sütlaç’ın sonradan ortaya çıkan 22 rebiülevvel tarihli günlüğünün sayfalarından alıntılayalım:

“ben daha heybetli bir adem beklerken içeriye solgun yüzlü, ağzının üzerine kürekle vurulası bir ufak tefek adamcık girdi. selim’i tam tavlayacakken açık bırakılan kapının sebeb olduğu cereyanla az evvel kafamın üzerine yerleştirdiğim fesim uçuvermişdi. buna hiddetlenip sen de kimsin be adam dedim. doğru kıymetli sırdaşım günlüğüm, o soruyu sual etmez olaydım diye içimden geçirmedim değil. o v süleymanmış. osetya yüksek kadısı hem şeyhülislamdan hem de rus hükümetinden onun tutuklanması için tasdik alıp dört bir yana haber salmış. bunun üzerine o da benim, kardeşinin yanına gelmeyi münasip bulmuş. yapacak bir şey yok! atalarımızın yediği haltı kaldırmak mecburiyetindeyiz.”

ancak sonraki günlerde tüm ebleh ve çirkinliğine rağmen mahmut sütlaç, uzaktan dedeoğlunu çok sevmiş, fikirlerine can-ı gönülden katılmıştır. ona adeta bir mürit olup fikirlerinin istanbul sokaklarında canlı kanlı bir hal almasını sağlamıştır. tabi selim beyin anarşist fikirlerinin bunda tesiri göz ardı edilemez. lakin birkaç ay sonra teşkilat-ı mahsusa v süleymanın varlığından haberdar olunca v süleyman kaçmak zorunda kalmıştır. evet, mahmut sütlaç onu bir gün, sabah ezanından önceki baskında sütlaç dükkanın alt katındaki gizli kattan kaçırıp fransaya firar etmesini sağlamıştır. hatta ona refiklik edip iki yıl rahata ermesini sağlamıştır. sonradan mektuplaşmalarla sürdürdüğü ilişkisinin diğer aktörünün yanına, selim beyin kucağına dönmüştür. ancak selim bey naciye adlı bir darülbedayi talebesiyle olmaya başlamıştır. mahmut sütlaç kendini ihanete uğramış gibi hissdince v süleymanın memalik-i osmaniyyede tanınmasını sağlayan destekleyici yazılar yazmaya adamıştır. noluyo lan burda diye sorduğu o günkü sorusuna cevap bir kaç gün sonra selim beyden gelir: “gözden ırak olan gönülden de ırak olur” mahmut sütlaç adeta kendinden geçip sokaklarda bu sözü söyleyip durmuş ve zamanla bu söz atasözü sanılıp dillere pelesenk olmuştur.
1 Entry Daha