cinsel yolla bulaşan hastalıklar

tanımlanma yapmaya gerek yok. evet müzik dinliyoruz, film izliyoruz, geyik yapıyoruz ama bütün bunların yanında çatır çatır sevişiyoruz da. ve her sevişmede aslında sağlığımızın bozulması riskini de alıyoruz. başımıza her an gelebilecek bazı hastalıklar:*

(bkz: gonore) veya diğer ismiyle (bkz: bel soğukluğu)
(bkz: sifiliz) (bkz: frengi )
(bkz: genital klamidya hastalığı)
(bkz: hiv) enfeksiyonu ve (bkz: aids)
(bkz: genital herpes) diğer ismiyle (bkz: uçuk)
(bkz: hepatit) b ve c
(bkz: genital siğil)
(bkz: trikomonas hastalığı)
(bkz: uyuz )
(bkz: bit)

bu hastalıklardan bir çoğunun belirtisi idrar yollarındaki iltihapla ilgilidir. idrar dışında garip sıvılar, penis çevresinde garip kabartılar, ağrılı idrar yapmalar gibi belirtiler baş gösterirse bunlardan birinin size bulaşmış olması olasıdır. bu durumda telefonunu açmayan kocanız için verdiğiniz paranoyak tepkinin aynını vermek yerine hemen doktora gidin sayın homoseksüeller.

ismi en ürkütücü olanı aids için (bkz: pozitif yaşam derneği)
sevişirken kapıyı pencereyi kapayın, ceyranda kalmayın, hasta olmayın...
ağız dahil, cinsel organlarınıza mikrobiyal yapısı riskli nesneleri değdirdiğinizde de bir kısmını kapabildiğiniz rahatsızlıklar.

yere düşen sigaraları kulağınıza sokmayın, kalemleri ağzınıza falan.. bence bunlar hep cinsel yolla bulaşan hastalıklar.

daha ciddileri ya da ciddiyetsizleri olabilir tabii. ama hastalık kavramını, silip baştan yazmak lazım. bunun için gacıların gacısı susan sontag'a bakılabilir. hep ona baksak zaten, epey sağlıklı kalabiliriz.. en azından kendimizle kurduğumuz ilişkilerde.. falan.

(bkz: metafor olarak hastalık: aids ve metaforları)
aktif cinsel hayatı olanların (heteroseksüel ya da homoselsüel farketmez) düzenli olarak kontrol ettirmeleri ve önlemi elden bırakmamaları gereken durumdur.
kısaltması türkçe'de cybh'dir. ingilizce literatürde ise std olarak geçer. (bkz:sexually transmitted disease)
(bkz:hpv) ve son derece yaygınlaşmıştır.
(bkz:std) uzgunum ama catir catir sevismeden once karsinizdaki seviseceginiz partnerinizin ne kadar guvenilir oldugunu bir sorgulayin derim cunku sizin de bildiginiz gibi (bkz:gay pazari et pazaridir).

seks yapmadan once en azindan bir kac kere oturup kalkmak ve sonrasinda bir seyler yasamak bana daha mantikli geliyor, tabii ki o insanin hasta olup olmadigini anlayamazsiniz bu sekilde ama herkesle yatip kalkiyor mu ya da az cok nasil bir insan oldugunu anlayabilirsiniz diye dusunuyorum.

benim arkadasim ise cozumu direkt sormakta buluyordu, o her zaman bana der kanser olabilirim, olebilirim tamam ama bulasici bir hastalik kapip her gun acaba anneme, yegenime ya da gorustugum kisilere, sevdigim ya da yattigim kisacasi baska insanlarin hayatini karartmak beni cok cok cok daha mahveder.
bence cinsel yolla bulaşan hastalıklar değilde cinselliğe bağımlılık hastalığından korkulmalı. çünkü o korkulan hastalıkların hepsi cinselliğe bağımlı, seksten vazgeçemeyen insanların hazin sonu. nereye kadar “özgürce” seks yapabilirsiniz. fazlanın zararı öngörülemez değil öngörülür olmalı ki cinselliğe olan bağımlılık ile manevi kayıpların farkındalığı gelişmeli. şimdilerde herkesin tek güyası sex olmuş ki bu acınası geliyor bana, anlamsızca. çalışırken, film izlerken, okurken veya yürürken sürekli bir partner arayışı hastalık boyutunda bağımlılık değilde nedir. kimisinin kendini kandırma şekli şu “bir daha mı geleceğim dünyaya, yaşamaya geldim, sex yapmasamda öleceğim” hayretlere düşürücü. bakıyorumda gencinden yaşlısına, yaş ayırt etmeden insanlar bir ömür boyunca partner arıyor, aramışlar. bitmek bilmeyen bir arayış ve bunun bir sonu yok. bırakın bir kişiden bulaşan bulaşsın, birlikte arının bir ömür partner aramak için harcadığınız zamanı birbirinize ayırın ve mutlu olun, ama yok olmayacakta. bu bilinçte bu farkındalığa sahip kimse yok. bir ömür boyunca partner arayışına devam edin ve bir ömür boyunca her ilişkinizde tereddüt edin, korkun. bir ömür her partnerinizden bulaşma korkusu buda ayrı bir konu. lakin bakınca kimsede korku felan da yok, önüne gelenle hiç tereddüt etmeden her şeyi yaşayabilen insan çoğunluğunuda görmezden gelmeyelim.
herkes cinsel sağlığından kendisi sorumludur ve herkesin farklı bir risk eşiği vardır. riskler hakkında bilgilenip kendi eşiğinizi belirlemek ve ona uygun hareket etmek kafanızı rahatlatabilir, yoksa hakkında bu kadar methiyeler dizilecek buhranlar yaşanacak bir konu değil. bunları yaparken de sizden farklı risk eşiği olan kişilerin seçimlerine saygı göstermek önemli.

eğer bunu bu kadar büyük bir dert haline getiriyorsanız ya kendi risk eşiğinize uygun hareket etmiyorsunuzdur ya da genel olarak anksiyete ve strese eğilimli bir yapınız vardır diye düşünüyorum. temizlik takıntısı ve hastalık korkusu kültürümüzde çok fazla onun da etkisi var tabi, e bir de cinsel sağlık erişimi o kadar kolay olmadığından insanların kaygısı artıyor.

her baby gey'in ilk yıllarda yaşadığı ve gözünde büyüttüğü şeyler bunlar, ama yıllar sonra hala birisinin sti konusunda aşırı kaygılı olması benim için bir turn off.