porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25458 - Sözlük Kaşarı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

izmir onur yürüyüşü'nün yasaklanması

yasak kalkmıştır.
özgürce sokaklarda, meydanlarda ve kıbrıs şehitlerin'deyiz. alışın, her yerdeyiz!

beslenme çantası

yılmaz erdoğanın yaşayabilme ihtimali şiirinin içinde geçen harika bir dize.

..ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...

mine söğüt

deli kadın hikayeleri kitabını okuduğum içindeki benzetmelerle beni benden alan, çizimleri eşi bahadır barutere ait olan kadın yazar.

"bir keresinde kendi doğurduğum oğlana vurulmuştum. kokusundan delirmiştim."

antalya

bu yaz 1 haftalık tatilimi yapacağım güzide akdeniz şehrimizdir. xalo'da çatlasın. * *

yüksek topuklar

"her insan, kendi olması karşılığında topluma bir bedel öder. az ya da çok, ama mutlaka bir bedel öder. kimse bedelsiz kendi olamaz. bu bedel çoğu kez yalnızlıktır." diye kitaptan bir tweet'i gördükten sonra okumaya teşvik eden murathan mungan romanı.*

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?

bilal hassani

1999 doğumlu fas asıllı fransız eşcinsel sanatçı.bu yıl (bkz: eurovision)da fransa'yı temsil edecektir.

şarkısıdır;

lucifer

dün gece başladığım aralıksız dört saat izlediğim dizi.

rhyannon styles

trans bir kadının otobiyografik kitabı, yeni çıkmış.

--tanıtım bülteninden

kendi bedeninizde kaybolduğunuz hissini düşünün. kafanızda yıllarca bir yalanı yaşadığınızı, sizi 'siz' yapanı inkâr ettiğinizi canlandırın. bu, ryan'ın gerçeğiydi. şunlardan birini seçmesi gerekiyordu: bir erkek olarak ölmek ya da bir kadın olarak yaşamak!
ryan 2012'de rhyannon'ı seçti. otuz yaşında, kendi özüne giden uzun yolda ilk adımları atarak dönüşümüne başladı.
rhyannon, kendi gerçeğini cesur ve dürüstçe anlattığı yeni kız'da hiçbir şeyi gizlemiyor. feci inişler ve büyüleyici çıkışlar boyunca, bir transeksüel olmanın neye benzediğini görkemli renklerle resmediyor. rhyannon'ın hikâyesi, kabarede kadın rolleri, ünlülerle buluşmaları ve paris palyaço okulu'ndan, madde bağımlılığı ve felç eden depresyona kadar şimdiye kadar okuduğunuz hiçbir şeye benzemiyor.

rhyannon, sadece bu konuya ışık tutmuyor, renkli havai fişeklerini de etkileyici bir şekilde göğe saçıyor.

https://www.idefix.com/Kitap/Yeni-Kiz/Ed...

kaos gl'nin haberi
http://www.kaosgl.org/sayfa.php?id=28088

alttaki yazara soracaklarım var

eski sevgilimin yeni sevgilisiyle yatmıştım, fakat sonradan öğrenmiştim yattığım kişinin sevgilisi olduğunu. hayır hangi duruma şaşırsam onu aldattığına mı, sevgilisi olduğuna mı?

hangi roman karakteri olmak isterdin ve o roman karakterinin yerinde sen olsan neyi değiştirirdin?

izmir'in abartılmış bir balon olması

izmir'de yaşayıp akp'ye oy vermek

kimseyi böyle bir çaresizlikle sınanmasın dediğimdir.

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

ayı sözlük günlük

masal olsa...sussak. dün’e dair tüm karışık yünleri torbasında bıraksak. yavaşlamasa zaman, zaman su olsa. şarkılar duvarlarda yankılansa, masal olsa, uyusak. hiç uyanmasak, derli toplu kalmasa etraf, dağılsa. masal, masal olmasa. ürkütmese gözlerini açma hissi o anda. gözlerim açılmasa, açılmasa işte. yavaş yavaş içime işleyen ağıt olsa ellerin. çaresizliğe hükmetmesem içimde. içimde binlerce ben ölmesem, ağıt bitmese diyorum. ellerin diyorum. karanlığı sevsem aydınlıktan daha ziyade. umutlarım ağıt olmasa tenimde.uzaktan sesini duysam, masal olmasa işte. ağıt yavaşlamasa saçlarımda, yüzümde, dudaklarımda. sen olsan, yanıbaşımda diyorum. karşılaşmaları yok saysam, ihtimalleri öldürsem ne kalacak o andan. o an diyorum ne olacak? gideceğim. gitmek, gidebilmek. ya kalmak?
22.03.19

torrent

sayesinde 400 gb'lık* bir arşiv yaptığım mucizevi site.

https://1337x.to/home/ sağlam bir torrent sitesi.

üstteki yazar

google'a ayisozluk yazınca çıkan sonuca çok şaşıracaksınız

ayı sözlük tarihinde gördüğün en boş, en gereksiz ve manasız başlık.

rupaul's drag race

pose

çıkmasını sabırsızlıkla beklediğim, yayınlandıktan sonra beklentimi yüksek tuttuğumdan mütevellit hemen izleyemediğim, sonunda dün ilk bölümünü izlediğim netflix dizisi. *

hornet

bugün hiç beklemediğin bir anda, çiğ köfte partisi adı altında grup sex daveti aldım.
  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

xalo

bir abaaaaaa deyişi var, allaah allaaah. can o can.

anne

hayatımı kardeşin ve sana adadım diyecek kadar, fedakar ve dürüst
kardeşine köfte yapmıştım sana da yaptım diyecek kadar, düşünceli
yılbaşı hediyesi kırmızı boxer * * alacak kadar, muzip ve komik
kapı ağzında sana ilk tokadını attıktan hemen sonra acıdı mı diyecek kadar, merhametli
porter seninkisi gibi çerçevesiz gözlük istiyorum diyecek kadar ve bir melek kadar, saf
işteyken, porter akşam gelirken kendine ve bana ekmek bir de bana sigara alır mısın diyecek kadar, annedir benim annem...

candan erçetin'in annem şarkısında onu düşünürüm ve hep gözlerim dolar. hakkını ödeyemeyeceğim tek kişisin sen. ne yaparsam yapayım.

şeker portakalı

ilk kitap okumaya başladğım da * ilk çocuk romanım. sonunda ne ağlamıştım zeze'ye o da ayrı tabi.

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

türkiye'de sadece 24 sokak çocuğu var

aile ve sosyal politikalar bakanı fatma şahin'in açıklaması.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/229341... *

"şahin'in verdiği bilgiye göre 2007'de 775, 2008'de 474, 2009'da 197, 2010'da 101, 2011'de 106 ve 2012'de 24 çocuğun sokakta yaşadığı tespit edildi ve bu çocukların bakanlık hizmetlerinden yararlandırılması sağlandı. verilen bilgiye göre, 2012’de en çok çocuğun sokakta yaşadığı il istanbul oldu. istanbul’da 15, ankara’da 5, izmir ve samsun’da 2’şer çocuk sokakta yaşıyor."


bu tespit neye göre yapıldı sorarım size, şaka yapıyorsunuz demi bakanım? oturduğunuz makam koltuğu alçak sanırım, görememenizi normal karşılıyorum. çıkın bir sokağa da tespitinizi kendiniz yapın! lafla peynir gemisi yürümez!

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

izmir'in abartılmış bir balon olması

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

babanız hakkındaki acı gerçekler

bu gerçekleri belki de algılayamayacağın yaşta olacağınızdan sonradan idrak ediyor ve yüzünüze bir bir çarpıyor. çok geç kalmış olsanızda "keşkelere" dönüyor o derin iç çekişlerinizin altında yatan "acı gerçekler"

-bir kahveye gidip onunla karşılıklı çay içerek maç izleyemediyseniz..
-rakı kadehinizi her dolduruşunuzda, yandan uzatılan diğer kadehin onun olmasını istediyseniz..
-kep töreninde; adınız söylenirken platforma çıktığınızda size bakan gözlerin içinde onu arıyorsanız..
-her attığınız adımın ardında "acaba babam ne düşünürdü?", "bana ne derdi?" diye sorular soruyorsanız kendinize..
-yaşınız önündeki rakamlar arttıkça hayatın daha da güç geldiğini, bazen düşünme yetinizi kaybettiğinizde, isyan ettiğinizde; "keşke babam olsaydı o bana yol gösterirdi" derlere dönüşüyorsa.
-yürüdüğünüz parkurda tökeyleyip dizlerinin üzerine düştüğünde yaralara aldırmaksızın ayağa kalkarken; "babam olsaydı daha güçlü olurdum"lara dönüşüyorsa cümleleriniz.
-konuştuğunuz cümlelerinin gizli öznelerinde "baba" kelimesini kullanmaktan kaçınıyorsanız..
-birileri sizi ona benzetiyor bunun içinizi acıttığını zerre belli edemiyorsanız..
-ölümün ne gaddar birşey olduğunu hayatın süprizleri arasında kahkahalar atıyorken bile unutturabiliyorsa..
-varken kıymetini bilemediğin, yokken; o güçlü çınar seni halen daha ayakta tutabilme gücünü veriyorsa..
-onüç yaşında bırakıp gittiği çocuğu halen daha bunları unutamamış, aynaya her baktığında silüetinde onu gerçekten görmeye başlamışsa.

o küçük çocuk için ne büyük bir acıdır bu.

Henüz takip ettiği biri yok.