gayet estetik geliyor bana. özellikle gün bitiminde ayrılırlarken öpüşen çift çok hoş görünüyor.

çok ilginç bi şey olmuş bana. müzik dinlemekten nefret eder hale gelmişim ben. geçen kulaklık aldım yanıma sabah giderken dinlerim diye. açtım şarkılar çalmaya başladı. 10 dk dayanabildim. işin kötüsü şu şarkı çalsa keşke diye bi istek bile duymadım. kapadım, kulaklığı da attım çantaya. youtubedan da müzik dinlemediğimi farkettim. her zaman yaptığım bulaşık yıkarken müzik dinleme olayına bile katlanamıyorum. hadi şimdiki şarkıları beğenmiyorum diyelim ama ben 90lar hastası bi adamım onlara bile katlanamıyorum. umarım bu bir süreçtir ve geçer.

(bkz:russell crowe)
(bkz:mauricio pochettino)
(bkz:mehmet demirkol )
(bkz:james corden)

mila kunis ile karıştırdığım hatun. tiplerini değil isimlerini. hangisi hangisiydi yahu diyorum mütemadiyen. güzel olan mila kunismiş. bi daha unutmam sanırım.

tembellik. her şeyden çabuk sıkılmak. hayır diyememek. insanları kırmaktan korkmak.

islamcı kesim karikatür yapmasın nolur. hatta daha ileriye gideyim mizah yapmasın. leş ötesi herifler.

google maps takibi manipüle etmeyi öğrenmek istiyorum. var mı öyle bi şey acaba.

ben terleyince pis kokuyorum ya. en nefret ettiğim özelliklerimden biri. deodorant kullanıyorum da az biraz kurtarıyorum. gerçi beni beğenenler tam aksini söylüyor ama annemin dediği doğrudur. terim çok pis kokuyomuş. ayrıca ben de öyle olduğunu düşünüyorum.

ben gençken yani 17 26 yaş arasında çok kapalı bi insandım. yani kimseyle beraber olmazdım. korkağın tekiydim. biri anlar biri bilir diye ödüm kopardı. dershaneden eve filan dönerken akşamları ya da üniversiteden eve dönerken fantazi kurardım. acayip azardım. külodumu kalçamın arasına alırdım tanga gibi. abi ne malmışım ya.

cinsel açlık cidden berbat bi şey. adama her türlü saçmalığı yaptırır.

benim bu. son zamanlar neredeyse 2 günde 1 yapıyorum.

bu konuyla ilgili bi film izledim. (bkz:hin und weg) gözlerim şişti ağlamaktan. mutlaka izleyin.

geçen benimkiyle doktora gittik. seks libidomuz az dedi doktora. doktor da kilodan olabilir dedi. benim libidom az değil aq. aksine azgınlıktan gebercem. diyemedim. desem deli gibi kavga edecez biliyorum.

6 sene oldu monogamus takılıyorum. feci sıkılmaya başladım.

hakkında bu kadar entry sayısı görünce başına bi şey geldi sandım.

kasım 2013'te girdin hayatıma. 6 yaşındaydın daha. o zamandan önce hiçbir hayvana bağlılık hissetmedim. havaaalanından aldım sizi. sen büyük bi kafesin içindeydin. daha ilk geceden geldin sokuldun yanıma. belki de sahibin beni sevdiği için sen de sevdin. 2014 şubat ayında sahibinin vize sorunu çıktı ve tam 40 gün ikimiz başbaşa kaldık. işte o süre sana öyle bi alıştım ki, öyle çok sevdim ki seni. evden dışarı çıkınca seni özlemeye başladım. napıyodur şimdi? canı sıkıldı mı? acıktı mı? suyu var mı? istanbulu sevmediğini düşünüyodum. bahçeli yemyeşil bi yerden istanbul gibi beton bi yere gelmiştin. canının sıkılması benim de içimi sıkıyodu. 2016 yazı eski evine yeşilliklerin içine geri döndün. senden 5 ay sonra ben de oraya yerleştim. o 5 ay sonunda beni gördüğün zamanki sevincini asla unutamam. o kavuşmadan sonra sadece 1 haftalığına ayrıldık. hep beraberdik. yanımda uyuyuşun, acıkınca ve dışarı çıkmak istediğind gelip kafanı koluma koyuşunu hiç unutamam.
son 3 aydır bi şeylerin doğru gitmediğinin farkındaydım. o an ben napcam diye düşünürken gözlerim yaşarıyodu.
git gide daha fazla acı çektiğini gördüm. ağrı kesici ile iyi oluyodun fakat onlarda işe yaramamaya başladı.
18 mayıs 2019 da veterinere gittiğimizde dualar ettim ne olur sorun bulunsun çözelim diye. yaşın da vardı baya ama atlatabilirdin. iğne yaptı veteriner, ağrın azalır dedim umutlandım ama işe yaramadı. gece kısa kısa uykulara dalsan da ağrın olduğu aldığın nefesten, inlemenden belliydi.
19 mayıs 2019 da başka veterinere götürdük. o da bi neden bulamadı. yine ağrı kesici verdik ama bu sefer aksine daha da fenalaştın.eve geldiğimizde yerinde duramıyodun. bi oraya bi buraya yürüyüşün, aldığın o hızlı hızlı derin nefes hala kulaklarımda. zamanı gelmişti ama ayaklarım gitmiyodu.
o veterinere giden yol o kadar kısalmıştı ki, inanamadım. zaman dursun istedim. seni o odaya götürüşümüz, senin sanki biliyomuş gibi gelmek istememen. sana verdikleri o uyku ilacından 15 sn sonra yere doğru yığılışın. daha fazla dayanamadım odadan dışarı attım kendimi. 10 dakika sadece 10 dakika sonra gitmiştin. kalbim tuzla buz oldu. içim acıdı.
mezarını ellerimle kazdım ve seni o soğuk toprağa koyduk. hala inanamıyorum. hala nefesini, o şımarık ağlama taklidini duyuyor gibiyim.
o yürüdüğümüz yolda yürüdüm dün. gözlerim kıpkırmızı.keşke dedim sen de olsaydın.
seni hiçbir zaman unutmayacağım. daha şimdiden deliler gibi özledim. seni çok seviyorum.

beğenenler de var dostum merak etme. bununla ilgili bi anımı anlatayım.
tekyonde takıldığımız bi gün kapıdan içeri bi adam girdi. adam ispanyol. ben ve 3 arkadaşımın dibi düştü. adam meğer caser tiplerden hoşlanıyormuş. biz götümüze baka baka mekandan çıkarken, chaser genç bi çocuk adamla takılıyordu.
oran az olabilir ama umudunu kaybetme.

öküz olmayıp hayvan haklarını da savunur bu insan.

hani ergenler ünlülere hayran olup duvarlara posterlerini yapıştırırlar ya, hani onu görünce ağlar gibi olurlar ya, aşık olduklarını sanıp kafayı yerler ya ha işte yazacağım entry bununla alakalı bi şey.

küçüklüğümden beri kimseye hayranlık duymadım. fan olmak hayatımda gördüğüm en salak şey. neden bi insan bi insanın fanı olur aq.

geçen youtube da dolaşırken güneşin kızları denen dizinin bi sahnesine baktım. bu çocuğun bi sahnesi. bu diziden önce tabii ki görmüştüm tanıyodum ama etkilenmemiştim. dedim şu diziyi şu çocuğun hatrına baştan bi izliyim bakim.

elemanın ses tonu gözleri saçları teni filan aldı beni benden. sahnelerinde, konuşmaları dinleyemez oldum. sadece bunu izlediğimi farkettim. bu seks yapma isteği değil, bundan daha fazla seks yapmak istediğim ünlü var ama bu başka. hande erçelle birbirine sarılıp uyurken içim gitti. çocuğa acayip bi sevgi besledim lan. sarılasım geliyo.

ilk kez böyle bi şey yaşadım bi ünlüye karşı. anlatasım geldi. büyük ihtimal gay filan değil ama olsun.

her üniversite tatilinde totem yaptığım olay. otobüs işletmesinde beklerken umarım bu değildir umarım budur lütfennnnn dediğimi hatırlarım. nedense hiç tutturamadım. şanssızım ben o konuda.

o rüya kadroya beni de ekler misin rica etsem. *

yapmayın. test sonucuna bakarken yaşadığınız o çarpıntıyı düşünün ve yapmayın. ben mail adresime gelen test sonucuma bakarken yaşadığım o krizden sonra bi daha zor diyorum.