bugün tam on altı bölüm izleyerek üçüncü sezonunu bitirdiğim dizi. komple başarısız ve aşırı yalnız birisi olduğum için değil, sadece kendime zaman ayırmayı seviyorum ve bence herkes izlemeli. neyse, bence bu dizi the office ile friends'in karıştırılmış hali. bunda sadece biraz daha anlaması güç espriler var, yani güç dediysem fark etmek zor ama fark edince de hatırladıkça gülüyorsun bölüm boyunca, çok fazla ingilizce kelime esprisi var ve yakalaması zor olabiliyor, bu yönünü the office'den, karakterler arası samimiyeti de friends'den almış gibi hissediyorum ben ve artık dizileri friends ile karşılaştırmayı bırakmalıyım. favori karakterim sanırım april, mimikleri ve suratsızlığından deli keyif alıyorum.
henüz bir tane edinmediğim için muhtemelen ismiyle hitap edeceğimi farz ediyorum ama tabii ki kendisi "sir, lordum" gibi yaklaşımlar kullanmakta serbest, tabii konuşmasına izin verdiğim zamanlarda.
neden uçağın karakutusu kaza anında parçalanmıyorsa uçak o maddeden yapılmıyor, evet, günlerdir bunu düşünüyorum sözlük, ilim bilim irfan yani. bi de insanlar maymundan geldiyse neden halen maymunlar var?**
julyen usulü dilimlenmiş, eski sevgili ve nefret ettiğiniz erkeklerin yarraklarını** önce galeta ununa yatırıyoruz, lütfen anılara gömülüp sakso çekmeyin tüm dokusu bozulduğu için kızartmadan sonra vıcık vıcık bir görünüm oluyor neyse kızdırdığımız tavaya atıp 5-10 dakika çevirerek kızartıp servise hazır hale getiriyoruz. böylece anüsünüzde başlayan koli macereası yine anüsünüzde bitiyor.
şahsen ben hiçbir yerde sürdürmek istemezdim, hangi zamanda nerede doğarsam doğayım mutlaka onun daha iyi olduğu ya da daha iyi olduğuna inandığım başka bir yer olacaktır. bu yüzden norveç fiyordlarında public gibi hayaller kurmuyorum. ben burada karalar bağlamış tatlıses çiğköftemi flash tv izlerken tüketiyorum siz ne renginden bahsediyorsanız. sanırsın ki herkes lirik dansçı, heykeltraş, soyut dışavurumcu ressam. tekyöndeki fosforlu şortlarınızdan bahsediyorsanız onu suriye'de bile giyebilirsiniz, rengarenkmiş peh.
adını bu filmden alan truman sendromu diye bir hastalık var, insanlar kendilerini sürekli izleniyor sanıyormuş, bu yüzden karısını kızını falan öldürenler var şov bitsin diye vs.
sezon indirimlerinden giyiniyorum ve yıllardır mcdonalds yiyorum, bu mu senin ebeveynliğin dalyarak şeklinde yanıt verme olasılığım olan baba repliği. ha tabii ki nankör olmadığım için asla böyle bir şey söylemem, ben olsam bana bakmazdım bile.*
ben atatürk ilke ve inkilaplarından sonra yemin ediyorum disipline girmiş laik bir bey olarak, sen kimsin beni yargılıyorsun? sen kimsin? sana bir tavsiyem, yazık o git türbanlı first lady'ine sahip çık önce. inşall*h all*h seni şeriat ile terbiye etmesin. inşall*h all*h seni, o geride bıraktığın teokrasi ile terbiye etmesin. sen çok alçak bir adamsın, çok alçak. insanlara belden aşağı vuracak kadar. senin akıl hocalarını da biliyorum. senin akıl hocaların, kendi karılarının çektiği zikirlere baksın. hepsini çıkarırım! oğlum ayağınızı denk alacaksınız. herkes ayağını denk alacak! öyle kolay değil bu laik hukuk devletinde ahkam kesicem, beni hükümet.. seni kim koruyor hangi hükümet o, hangi islam hükümeti seni koruyor! kim?? herkesten hesabını sorarım. kimse bana bu konuda konuşamaz. dört dörtlük yaşayan, bu memlekette çalışıp, atatürk gibi çalışıp tc nene hatun gibi yaşamaya çalışan, evladını ailesini en iyi derecede yaşatmaya çalışan, aslan gibi nutuğunu okuyan, rakısını içen. ne yaptınız ulan siz? ne yaptınız! nerde ne yaptın! pis! yediği kapıya pisleyen dindar adam. onu bile bir adamlık sayıyorsun, o bile bir adamlık değil. git şeytan taşla be. yediğim kaba pislemem be ne olursa olsun. git ulan kendini recm et. kendimi recm ettiririm, öyle bir laik beyim biliyor musunuz? seküler çatı altında yemek yediysem, o insanlar ne olursa olsun, beni ilgilendirmez arkadaş. görmedim bilmiyorum derim be!
aklıma yüzüklerin efendisindeki nazgulleri getiren grup. onlar da böyle 9 kişi falandı, sonra sauron bunları köle yaptı, siz kendinize mukayyet olun ama tamam mı?
camilerden zombilere karşı halkın meydanlara inmesi istenir, halk meydanlara inip zombiler tarafından öldürülür, zombi nüfusu on katı artar, bim yağmalanır, herkes güvenli ve ıssız bölge olarak beylikdüzü'ne doğru yola çıkar, bulgaristan sınırından avrupa'ya oradan da kuzeye kaçma planları yaparken hayatımın aşkı ile tanışırım, hayatımın aşkı köşeye sıkıştığımız bir sokakta beni öperek kendisini fena eder, ben de laboratuvara kapanıp köpeğimle zombiler üzerinde deneyler yaparım, hiçbir sonuca ulaşamayıp sıkılıp bi hava almaya çıkarım, çıktığımda dünyadaki tek insan olduğumu fark ederim ve f16'ım ile manhattan sefalarında kendimi fırlatıp empire state'in tepesine inip twerk yapıp aşağı atlarım, düşerken hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçer, yere çarpmadan sıkıntıdan ölürüm.*
olmayan savaş. zira kürdistan diye bir yer yok. sosyal medyada duyar kasmak yerine siktirip gidip savaşın varsa da. edit: ya melis bence de halkların kardeşliği hdp kürt hakları falan şöyle uzan da seni bir sikeyim.
sevgili tarkan ile olan işbirliğim sonucunda 2 dakika önce yazdığım şarkı.. tüm sevenlere gelsin..
hornet'den yatağına bir yol varsa bu aşktır elbet çıplak fotoğrafın yetti bana kalktı bir kıyamet aç kapını, ben geldim giydiğim siyah boxer zevk suyuyla beslerim seni poppers yerine koklarım seni anüsümün tüm duvarları senin sen inlet, ben sikerim seni masaüstünde sikerim seni sikerken uyuturum seni penisimin tüm damarları senin ben seni sikerim seni tut donumdan çek götür beni hüüüüp diye içine çek döllerimi sadece aktifsen bu seks olmaz bunu yaz bir yere sarılıp yatmazsam sikim girmez götüne dünya sikimde değil olmuşum sana pervane.....