bodurayi

Durum: 3105 - 0 - 0 - 0 - 03.11.2020 18:52

Puan: 49482 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

lanettayin bir mahlukat.
  • /
  • 156

anonim test merkezi

kimlik ibraz etmeden rumuzla hiv testi yapılan kuruluşların genel adıdır. aslında lgbti sağlık danışmanlığı merkezidir ve ücretsiz hizmet vermektedir. 2020 itibariyle istanbul , ankara , izmir , mersin ve bursa da bulunmaktadır.

https://www.kirmizikurdele.org/post/ucre...

bursa

son 10 yıl içerisinde kamuoyuna yansımış ya da yansıtılmamış düzinelerce gay ve trans nefreti olayı vardır bursa'da. son üç yılda 15 ten fazla trans ve eşcinsel türlü sebeplerle öldürüldü. bunların ancak bi kaçı medyaya yansıdı. gerisi sümenaltı... dahası burda sorgusuz sualsiz lan ibne diye saldırırlar ruhunuz duymaz. çünkü bursa ülkenin kültürel çeşitliliği istanbuldan sonra en çok olan yeridir. hal böyleyken kültürel çeşitliliği hazmetmemiş anlamamış bir sosyokültür hakimdir.

bir bursa kanunu olarak gaylerle kuytuda sikişilir, kamuda görünce zorbalık yapılır ya da saldırılır. saldırırsa içindeki dürtüyü bastırıyor ve rahatlıyor sanıyor andavallar. yani kısacası klasik muhafazakarlık , aşırı milliyetçilik yuvası davranışları had safhadadır. lgbti yaşamı için dengesiz, extra temkinli olunması gereken ve diğer metropollere göre kısıtlı rahatlığı olan bir yerdir. herhangi örtülü ya da resmi gay cafe ya da mekan yoktur. şehir genelinde gay toplanma alanı, bir hotpot oluştuğu anda milliyetçiler gelir olay çıkarır. yıllar önce bursa'da düzenlenen onur yürüyüşüne katılanlara sokak dayağı atılmış, linç etmeye kalkışılmıştır. nasıl bir hazımsızlık siz düşünün. madi , koli , laço , sipet ...vb gibi genel lubunca kelimeleri konuşurken bursa'da anlaşılmayacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.

iyi yanı hiç mi yok... nilüfer ilçesi ülkenin en refah 10 ilçesinden biridir. nilüfer belediyesi lgbti kapsayıcı olmaya calışır. iyidir ama burada yaşam şehrin diğer bölgelerine göre oldukça pahalıdır. araban varsa orda yaşamaya çalışırsın. özgür renkler lgbti derneği nilüfer belediyesi desteği sayesinde faliyet göstermektedir. dernek ve belediyenin ortak çalışmasıyla anonim test merkezi kurulmuştur.

şehrin batısı nispeten daha iyi görünse bile bursa'nın huyunu suyunu alan herkes ilk paragrafta bahsettiğim örtük davranışlara sanki kuralmış gibi uyar. hani bir yazar tayin düşünüyorum demiş. bunları söylemek boynumun borcudur.

alternatif yerler:
(bkz:antalya)
(bkz:izmir)
(bkz:mersin)

rufus wainwright

yahudi asıllı frankofon kanadalı müzisyen. neden yahudiliğine dem vurduğumu soracak olursanız; genelde işlediği tema ve melodileri makamsam izlerle zenginleştirmesinden dolayı diyebilirim. melodilerle oynamasi, tema çeşitliliğiyle ve vokal zenginliğiyle eşine az rastlanan bir müzisyendir. asıl pişmanlığım 2008 de aya irini deki konserine iş yerindeki kriz yüzünden gidememiştim ve bilet yanmıştı. haliyle sinirden kudurmuştum.

nerdeyse bir çok parçasını sever, dön dolaş dinlerim ama leaving for paris ve cigarettes and chocolate milk in bendeki yeri ayrıdır.

homofobiklerden intikam alma yolları

"karşı cinse ait eşcinsel pornolar accayip bi şiy yaaau" diyerek ağzı sulanan hetero şahsiyete "hayırdır sen homofobik değil misin?" dersiniz. sonra onun kıvranarak babıldamaya başladığını izlersiniz. soğuk duş etkisi garanti.

edit: defalarca test edildi onaylandı.

erdoğan'ın ülkesi

black mirror dan yapmasını beklediğim yapım.
alternatifi için: (bkz: erdoğan harikalar diyarı)

ayı sözlük yazarlarının okuduğu kitaplar

koli

düzüşme belirteci olarak kullanılır. bu jargonu bilmeyenler tarafından kullanıldıkça bizim için komedi katsayısı 10 kaplan gücünde olan sözcük.


http://gph.is/2oqrRuo

karahitaylar

günümüzdeki karşılığı canan karatay olabilitesi muhtemeldir.
(bkz: serbest çağrışım)
(bkz: lol dedik gülüm)

eurovision 2017

son yıllarda sahnedeki gösteri ve söyleme performansı üzerinden döndüğü için bakalım neler izleyeceğiz. diğer bir gerçekte avrupa ekonomik durgunluk içerisinde ve kimse 2018 eurovision'u düzenleme heveslisi değil. bu gidişle ihale yine isveç'in üzerine kalırsa hiç şaşırmam. bu sene de azerbaycan ve isveç yine yapmış yapacağını.

esc tüm parçaların kısa tanıtımını youtube ta yayınlamış:

erkek erkeğe nasıl yapıyorsunuz

her insan hissettiklerini gerçekleştirmek arzusuyla nasıl bir çok şeyi yapabiliyorsa öyle. insanlar ortak hisleri doğrultusunda birleşir kardeşim. hiçbir şeyin kadınıdır erkediğidir yok artık. yemek yapar gibi, tadilat yapar gibi, çalışır, eğlenir, güler, ağlar... gibi gibi gibi... elimizden geldiğince herkes gibi her haliyle yaşamaktır bu. tek farkla; bu soruyu manasızca soranlar sayesinde yaşar gibi yapıyoruz. insan odaklı düşünmeyi öğrendiğiniz gün tam manasıyla yaşamayı umut ediyoruz.

ayı sözlük'te lezbiyen yazarların olması

olmaz mı vardır elbette. ama 3-4 sene öncesinde ağırlıkları oldukça hiseedilen bir kitleydiler ve daha fazlla çokseslilik vardı sayelerinde. zirvede gencecik kafa dengi yazarlarımızla tanışmıştım. hatta bundan 2-3 sene öncesinde sözlük sayesinde lezbiyen yazarlarla daha fazla iletişim kurmuştuk. ama şimdi bir di'li geçmiş zaman hikayesi durumu var. nedense geniş zaman olamadı gitti.

(bkz: istek kipi).

kırmızı elma sözlük

sözlüğümüzde başka başka rumuzlarla gelip üstünlük kurdukları falan yok. kendi sözlüklerinde sevdiklerini ve sevmediklerini bizler gibi ifade ediyorlar. hemde bu sözlüğün adminin her türlü söylemlerine rağmen halen kırmızı elma da yazarken ve yazar olarak yinede barındırabiliyorlarken. ( aksi uygulamaları defalarca gördüğümüz için. kapiş... ;) her sözlük zaman içerisinde dengesini kazanacaktır. bizim ayı sözlük başlığında kuruluşumuzdan bu yana başına buyruk sorunlarımız daha önemlidir. o başlıkta baştan sona önerilerimiz hep aynı ama hala oradan başlayamadık yıllardır. biz önce kendi yazarlarımızın yönetim ile ilgili zirve önerilerine odaklanmalıyız. 6 yıl oldu hala hesap verebilir bir hale gelememedik. 6 yıl içinde bu sözlüğün kurumsallaşması lazımken hala ben yaptım oldu modundayız. şimdi herkes kendi köşesine çekilsin ve kimse yoğurdum tatlı diye dikte etmesin. tekrar etmekte fayda var buradaki önceliğimiz lgbti+. biz etrafımızda henüz kendini keşfetmeye başlamış insanlara yol gösterici olmamız gerekiyor. 3 gün önce dernekte kendilerini tanımlamaya çalışan çocuklara bakın böyle bir sözlüğümüz var diyip açıp baktığımda kan gövdeyi götüren, zırıl zırıl yoluşan, asılan kesilen sözlükle karşılaşmayı beklemiyordum. bundan altı sene önce halledip şu an bunlara gülüp geçmeliydik. kendi sözlüğümüzde demokrasimiz ortadayken bir de başka sözlüklere demokrasi mi götürüyoruz.

kırmızı elma sözlük

buradaki entry sarmalını okuduktan sonra yeni haberim olan sözlüktür. itiraf ediyorum 2010 dan beri yayınına devam ettiği halde yeni öğrendiğim için fazlasıyla utandım. hatta burda yazılan onca şeyi okuduktan sonra iyi bir pr çalışması olduğunu düşündüp sevinmiştim. ta ki son sayfadaki entryleri okuyana kadar. kendi adıma ne kadar edepsiz ya da kural tanımaz olarak kimin hakkında ne yazdıkları zerre kadar ilgimi çekmiyor. burada da nice gelişmeler hata yapa yapa öğrenildi. mod olarak görev yaptığım ilk zamanlar sinirlenip entrylerini silip tartıştığım kişiler oldu elbette. kimini küstürdüm, kimi ile konuşup tatlıya bağladım. ama kolay ama zor bir şekilde böyle bir işe başlayınca öğreniliyor ve en iyisini yapmak amaçlanıyor. eski yazarlar söz konusuysa belkide kendi adımada nahoş şeyler duyacağım sözlüktür. kim bilir... henüz detaylı okumadım ama göz attığım kadarıyla keyifli bir sözlük. aksi şeyler okumama rağmen içerik açısından çeşitlilik söz konusu. hatta şuraya bir uhte vereyim when we rise. kıyaslama açısından değil ama yeri gelir bazı şeyleri de burdan öğrenir insanlar.

yeri gelse orada gullum yapsak, yeri gelse burda dergi çıkarsak. yeri gelse orada kampanya yapsak, yeri gelse burada fantaziler çağlasak. her iki sözlüktende yazarlar buluşsa. o gelemez, bu gelemez, onu istemem gibi şeyler bir tarafa bırakılsa ve ortak etkinlikler yaratılsa. bunu yapmak uzaya çıkmak kadar kastırılacak bir konu değil. ne olduğumuzu biliyorsak, eşcinseliz ya da ötekileştirmem diyebiliyorsak neden kendi aramızda sörvayvıy yaşamak zorundaymışız gibi davranıyoruz. bu arada az önce yukarıda uhte verdiğim başlığı öylesine yazmadım. anlamı yükseldiğimizde. bu sözcük her iki sözlüğünde mottosu olursa biz varoluyoruz. kolileştirklerimle, çoşkumla , kederimle, küçük büyük başarılarımla hatta vazgeçişlerimle varolduğum sosyal bütünlüğüm eşcinsellik ya da en doğru adı ile lgbti. tekil birisi olarak ben hiçbir şeyim.

not: bu zamana kadar iki sözlük arasında ne olup bittiğine gerçekten yeni şahit oluyorum. ne o tarafta ne bu tarafta ne olup bittiğini bilmiyorum. bu arada az önce bana o taraf bu taraf diye yazdırdınız. yapmayın allah aşkına. ne tarafı yahu. bunu bize söylettirmeyin gözünüzü seveyim. bu entryde yazılmış hiçbir cümlemde kişisellik yoktur yani hiçbir tekil şahısa söylenmemiştir. yahu bunu bile yazmak zorunda hissettirmeyin bize. sözüm nerede olursak olalalım hepimize .


not 2: yanlış bir şey yapmayayım diye her yerdeki entrylerde birbirini aşağılayan tabirleri okudukça bu entry yi silmeyi bile düşündüm ama yazdıklarımda yanlış olan, taraf tutan hiç bir şey yok. asıl olması gerekenden bahsediyorum. hepimiz açısından. birbirinizle savaştıkça ben hayalciyim ve öyle kalmayada razıyım. fakat önünde sonunda hayellerimizi evrilleştirmeye nerden başlayabileceğimiz konuşacağız. ya bundan 3-5 nesil sonra ya da şimdi...

simitçi kahveci gazozcu

sezen aksunun şinanay parçasından dillere pelesenk olmuş söz öbeğidir.

kamyoncu vs taksici vs minibüsçü

3 erkek 1 kabinde ne yapıyordunuz

chp milletvekili fatma kaplan hürriyet liseli gençlerin tuvalette yakalanma fıkrası üzerinden 9 ocak 2017 anayasa görüşmeleri sırasında 3 akp li milletvekilinin gizli oylama sırasında kabinde ne yaptığını sorguladığı lakırtıdır. siyaset boka sardıkça halk daha saldırgan ve tahammülsüz oluyor ama kime diyoruz.



schubert d 959, piano sonata no 20 in a 2 andantino

10 aralık 2016 beşiktaş patlaması

terörden sonra nefret büyüyor bunu anlamak zor değil ama kontrolsüzlüğü ise daha fazla terörün amacına hizmet ediyor. asıl sıkıntı, sorgulamanız gerekeni göz ardı edip size sunulanı kabul ediyor olmanız. ne için öldürüldüler? neden ölüyoruz? neden bu katliam yapıldı? neden kurban edildildiler? ne için?

bu soruları cevaplayan ihtimaller o kadar çok ki:

pyd içinden çıkılmaz bir duruma sokulduğu için polisten intikam alındığı düşünülebilir. hele hele darbeden sonra sosyal sağlığı ve psikolojisi bozuk olup uzaklaştırılmış bütün askerlerin polis yapıldığı düşünülürse. birde bunların hepsinin doğuda görev yaptığı düşünülürse. delicesine bir intikam oyunu.

darbe sonrası cemaatin bir intikam sahnesi olabilir. böylece devlete daha farklı mecrada savaşacağını göstererek yeni bir gözdağı verebilir. ama muhafazakarlığa karşı artan nefretin çoğalması kan kaybettirir.

suriyedeki ne idüğü belirsiz davranışa karşı gelen bir intikam saldırısı olabilir. bundan bi kaç ay öncesinde tehdit dolu açıklamalar yapan işid ve hedefindeki güvenlik güçlerini hiç hesaba katmıyoruz. ya da esad'ı...

ortada bir kürt siyaseti de kalmadığı halde ve buna rağmen kürtlere nefret beklenen şekilde ortaya çıkmadıysa...

seçenek çok ama her zamanki gibi işimize geldiği gibi davranıyoruz. gerçek ise o kadar mide bulandırıcı ki. bu toz dumanın içinde birbirimize bilenmekten öteye geçilmiyor. ya bu nefret sarmalının amacı ne?

not: wikileaks belgelerinde büyük ortadağı projesinde başarısızlık halinde pentegan'un yaptığı planlara bir göz atın derim. ipucu vereyim ortadoğuda güçlü olan bir liderin etrafında toplanmış bir devlet oluşturmak ve çevresindekilerle çatıştırmak. esat olabilir mi bu? yoksa...

bir başka bakış açısından da bu yanını okuyun: https://sarizeybekhaber.com.tr/besiktas-...

hiv

sağlık ocağında test yaptırdım, kan verdim çıkmadı , doktora gittim anlattım belirti yok teste gerek yok dedi gibi zırva tezlerle kaçınılan virüs. tam kan sayımı yaptırdığınız zaman ortaya çıkan bir durum değil ki. kapsamlı bir testin sonucu en az 3 günde çıkmaktadır ve basit bir kan testi ile ortaya çıkmıyor. kan ile beraber boğaz ve gerekirse gaita kültürü incelemesiyle tanı konulmaktadır.
ayrıca bareback sevenlere bir kaç müjde daha vermek istiyorum;
*hava trafiğinin yoğun olduğu yerlerde ve 5 milyon üzeri nüfustaki yerleşimlerdeki yayılma hızı %200 leri geçen oranlarda
*bunun dışında avrupadaki ilerleyişi 2000 lerde gerilese de asya'daki kontrolsüz ilerleyişi karşısında patlamış mısır gibi yayılmakta. yani bu konuda yeni liderimiz asya beyler bayanlar.
*daha da ilginç bir istatistik vereyim eğitimli bireylerdeki yayılma hızı eğitimsiz bireylerdeki yayılma hızını geçmektedir.

not: ne zamandır aklıma geldikçe şu makaleleri bulup paylaşayım dedim ama bulamadım. neyse illa makale ile olacak iş değil bilin bari. bulduğumda eklerim.

yazarların şu anki ruh halleri

biraz varoş, bi nebze elit, azdan çok da kovalak.
not: her zamanki gibi
  • /
  • 156
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 3105

gökyüzünde yalnız gezen ayılar

fade out

efsane kliptir. zamanında sezen aksuda bir klibinde benzer tekniği kullanmıştır. fazla söze gerek yok buyrun burdan yakın.

bursa

son 10 yıl içerisinde kamuoyuna yansımış ya da yansıtılmamış düzinelerce gay ve trans nefreti olayı vardır bursa'da. son üç yılda 15 ten fazla trans ve eşcinsel türlü sebeplerle öldürüldü. bunların ancak bi kaçı medyaya yansıdı. gerisi sümenaltı... dahası burda sorgusuz sualsiz lan ibne diye saldırırlar ruhunuz duymaz. çünkü bursa ülkenin kültürel çeşitliliği istanbuldan sonra en çok olan yeridir. hal böyleyken kültürel çeşitliliği hazmetmemiş anlamamış bir sosyokültür hakimdir.

bir bursa kanunu olarak gaylerle kuytuda sikişilir, kamuda görünce zorbalık yapılır ya da saldırılır. saldırırsa içindeki dürtüyü bastırıyor ve rahatlıyor sanıyor andavallar. yani kısacası klasik muhafazakarlık , aşırı milliyetçilik yuvası davranışları had safhadadır. lgbti yaşamı için dengesiz, extra temkinli olunması gereken ve diğer metropollere göre kısıtlı rahatlığı olan bir yerdir. herhangi örtülü ya da resmi gay cafe ya da mekan yoktur. şehir genelinde gay toplanma alanı, bir hotpot oluştuğu anda milliyetçiler gelir olay çıkarır. yıllar önce bursa'da düzenlenen onur yürüyüşüne katılanlara sokak dayağı atılmış, linç etmeye kalkışılmıştır. nasıl bir hazımsızlık siz düşünün. madi , koli , laço , sipet ...vb gibi genel lubunca kelimeleri konuşurken bursa'da anlaşılmayacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.

iyi yanı hiç mi yok... nilüfer ilçesi ülkenin en refah 10 ilçesinden biridir. nilüfer belediyesi lgbti kapsayıcı olmaya calışır. iyidir ama burada yaşam şehrin diğer bölgelerine göre oldukça pahalıdır. araban varsa orda yaşamaya çalışırsın. özgür renkler lgbti derneği nilüfer belediyesi desteği sayesinde faliyet göstermektedir. dernek ve belediyenin ortak çalışmasıyla anonim test merkezi kurulmuştur.

şehrin batısı nispeten daha iyi görünse bile bursa'nın huyunu suyunu alan herkes ilk paragrafta bahsettiğim örtük davranışlara sanki kuralmış gibi uyar. hani bir yazar tayin düşünüyorum demiş. bunları söylemek boynumun borcudur.

alternatif yerler:
(bkz:antalya)
(bkz:izmir)
(bkz:mersin)

big in japan

aslında en iyi coverlarından birisi ane brunun ağlamaklı, ince sesiyle ve muhteşem gitarı eşliğinde söylediğidir. sözlerinin hakkını vererek söylemiştir. * *

köpek bok yemekten vazgeçmez

değişmeye inatla karşı durulduğunda elde edilen kaçınılmaz bir vazgeçiş ve yeniliştir. hayatını her zaman aynı girdapta yaşamaktır. utanç verir.

(bkz: yenilgiyi kabullenmek)
(bkz: maça yenik başlamak)

islam'da eşcinsellik

şirinler

* uzun uzun yıllar önce, ormanın derinliklerinde, küçük mavi yaratıkların yaşadığı gizli bir köy vardı. onlar kendilerine şirinler derlerdi. çok iyiydiler. ve sonra korkunç büyücü gargamel vardı. o kötüydü...
" gargamel= aa! şirinlerden nefret ediyorum. * sizi yakalayacağım. yıllarca uğraşmam gerekse bile sizi ele geçiricem. hepinizi hi he he he he he heeeeee! * oooo! sizi yakalayacağım. elbet bir gün yerinizi bulacağım. o zaman... o zaman pişman olacaksınız. "
* bir gün ormana yolunuz düşerse etrafı dikkatlice dinleyin. belki gargamel'in çığlıklarını duyabilirsiniz. ve iyi bir çocuk olursanız belki şirinleri bile görebilirsiniz.

yazarların hatırladıkları en eski anıları

sayfiye yerinden bir bahçe yağmalaması anım vardır. 5 arkadaş şehrin biraz dışındaki bir bahçeye göz dikmiştik. adama inat gider ne varsa yerdik. tabi annelerimizde tok karnına geldiğimiz; hatta sonrasında motoru bozduğumuz için bu duruma anlam veremezlerdi. bahçe sahibinin her zaman kullandığı yol bizim oturduğumuz yere yakındı. amcayı motor üzerinde uzaklaşırken gördüğümüzde aynen bahçede alırdık soluğu. kiraz senin, elma, kayısı, dut benim yer dururduk. hatta bir kaç sefer yakalanmanın eşiğinden bile dönmüştük.

neyse yine böyle bir gün amcayı uzaklaşırken gördük ve bahçeye daldık. ben dut ağacının tepesine tırmandım. diğerleri de şurda var, burda var, şu tarafta çok var diye beni yönlendiriyorlardı. böyle yönlendirdikleri bir anda bir hışımla " kaç laaaan geldi " diye bağırınıp topukladı arkadaşlar. bende ağaç tepesinde mal gibi kaldım. hemen ardındanda bahçenin sahibi adam geldi. işte o an tarrağa yan bastığım andı. adam sövüyordu. dal parçası, ufak tefek taş, toprak atıp duruyordu. bana da yavaş yavaş aşağıya inmekten başka bir çare kalmamıştı. ağaçtan inerken o an bir fikir geldi ve " ne kaybederim " diyip uygulamaya karar verdim. aşağıya iniğimde adama konuşması bozuk, bir spastik çocuk numarası yapmaya başladım. " amca aldık biz, onlar dedi , gittiler amca " gibisinden devrik, cümle etmeyecek düzensiz kelimeler kullanıyordum. hatta sürekli kafamı rastgele sağa, sola, aşağı, yukarı yavaşça haretket ettiriyor, hafif eğilip kalkıyor ve gözlerimi rasgele oynatıyordum. neyse adam bağırınırken bir anda sakinledi. acıdığını belli eder haldeydi, yüzünde görmüştüm. yani benim spastik olduğuma inanmıştı. işin iyi tarafı bahçe sahibi vicdanlı çıkmıştı. * neyse bizim amca " oğlum yapmayın etmeyin... isteyin benden... ben size veririm.... ama bu hırsızlık günah... " gibisinden cümleler kurmaya başladı. bende bozuk konuşmalarla, rastgele hareketler eşliğinde " amja amjaaaaa annem var benim. anneme gidicem ben amja " falan diye saçmaladığımı hatırlıyorum. * sonra bizim amca hemen motorundan 2 tane boş torba çıkarttı. torbalara da bahçesindeki elma, kiraz... gibi bilimum meyvalar doldurarak beni yolcu etti. önce kendisi götüreyim diye ısrar etti ama ben " gidicem ben giderim çocuk değilim ben. ben pilot olucam " gibisinden 4-5 yaş cümleleri kurdum. neyseki ikna oldu yavaştan yavaştan aldım torbaları ve eve geri döndüm. diğer çocukların yanına gittiğimde elimde torbalarla geri geldiğimi gördüklerinde mal olmuşlardı.

neyse aradan bir kaç hafta sonra bizim amca ile pazarda karşılaştık. işin garibi meğer bizim amca annemin sürekli kiraz aldığı adammış. ben alı al moru mor kaldım öyle. ağzımı açamadım. tanıyacak diye üç buçuk attım. neyseki tanımadı ama bunu yaşamak rol kabileyetimin olduğunu ve kullanabildiğimi gösterdi bana. her ne kadar utansamda; yaptığımın matah bir şey olduğunu bilsemde; ikna edici bir rol kabiliyetim olduğundan emindim artık.

yazarların hatırladıkları en eski anıları

* 5-6 yaşlarındaykende bir deniz maceram vardır. yazın sahilde tanıdık ailelerle düzenlenmiş bir plaj aktivitesiydi. bende suyu seven, derisi sünger bob olana kadar sudan çıkmayan bir çocuktum. tabiki annem bu durumu ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir çocuk olduğumu bildiği içinde sürekli diken üstündeydi. * ne hikmetse yüzmeyi bilir halde doğmuştum ama önlem olarak kolluk takarlardı. o kolluklar her 5 dakikada bir ailem tarafından takılır ve benim tarafımdan çıkartılırdı. kıyıda oynamayı reddederdim her zaman. açılmak isterdim.

neyse tüm aileler denizin, yaz gününün tadını çıkartıyordu. * gruptaki erkekler mangal, tavla alıp, sandala atlayıp biraz açılmayı planlıyorlardı. kadınlar ise güneşlenip dedikodu yapmayı. *. hal böyleyken bende babamlarla tüm erkekler gibi sandala binmeyi istedim. annem buna pek sıcak bakmıyordu. ama babam ben hallederim bir şey olmaz havasındaydı. öyle böyle derken bende sandal ekibine dahil olmuştum artık. çünkü yanımızda diğer ailenin ben yaşlarındaki bir oğlu daha vardı. onun binmesi ama benim binmemem ufak çaplı bir kriz çıkartacağıma delaletti. * neyse biz ikisi mayolu çocukla birlikte toplamda 6 erkek olmak üzere sandalla açılmaya başladık. ben ve diğer çocuk haricindeki erkekler mayolu değil, giyinikti. * tam bilemiyorum ama çok açılmadık. olsa olsa kıyıdan 25-30 metre falan. çünkü o mesafeden annemin hareketlerini net bir şekilde görebiliyordum. kadıncağız ikide birde kayığı gözleyip duruyordu. hatta annemin ifadesine göre o an diğer kadınlar merak etme, o kadar adamın içinde bir şey olmaz diye anneme söyleyip durmuşlar. *

neyse kayık sabitlenmiş, tavla açılmış ve mangalda da mısırlar pişirilmeye başlanmıştı. plana göre pişen mısırlar iskeleye getirilip kadınlara da ulaştırılacaktı. iskele ile de olsa olsa 10 metre var yada yoktu aramızda. babam bu arada tavla oynuyordu. bende arkasında " aslan babam hadi yen " gibisinden gaz veriyordum. fakat gaz vermemdeki amaç biraz farklıydı. bu sırada kollukları yavaş yavaş çıkarıp suya atlayacaktım ve kıyıya yüzecektim. böylece çocuk aklımla yüzdüğümü ispat edecektim sanırım. neyse ben gazlama eşliğinde kollukları çıkartıp fark ettirmeden kenara koydum. ve yine fark edilmeyecek bir anı gözetip sandaldan kendimi yavaşça denize bıraktım. sandalda keyifler öylesine yerindeydi ki; kimse böyle yaptığımın farkına bile varmamıştı. kimin aklına gelirdi ki... * neyse ben iskeleye doğru yavaş yavaş yüzmeye başladım. bu sırada annem tetikte olduğu için bir kaç dakika içinde durumu fark etti ve feryat figan olayı sandaldakilere haber vermeye çalıştı. tabi bu sırada ben iskeleye varmak üzereydim. tüm kadınlar ve plaj ahalisi iskelede toplandı ve sandala " çocuk suda " diye bağırınmaya başladı. bunu duyan sandal ahalisi bir anda ayaklanınca da... beklenen durum gerçekleşti ve sandal alabora oldu. bende bu sırada iskele kenarındaydım artık. olay sonrasında annemin telaşla karışık beni azarlayışını ve daha sonrada gevrek gülüşünü hatırlıyorum. hatta bu sebepten annem bir süre babamı fena diline dolamıştı. ardından babamdan yediğim temiz bir sopa sayesinde bu olanlar hafızama kazınmış oldu. tadı hala ruhumda yankılanır.

gökyüzünde yalnız gezen ayılar

aileye açılmak

aileye karşı yapılmış bencilce bir açıklamadır. kendimizi düşünüp rahat yaşama isteğini açığa çıkartmak için bu durum dile getirilir. fakat gerçek böyle değildir. hayat daha da karışır, saklanması gereken bir eşyaymışçasına sokakta sizinle rahat edemezler, her hareketinizi, her bakışınızı duruşunuzu, sözünüzü yargılar hale gelirler. olası girişimler söyledir:

- anne ben bir denizatı olmak isityorum. yani istemiyorumda farkındayım ben bir denizatıyım.
-aaa! yavrucum o nasıl şey öyle hay allah! senin baya bir aklın karışmış. nazara gelmişsin sen... olmaz öyle şey. feytullah hocaya götüreyim seni bir güzel üfleyiversin sana hiçbirşeyin kalmaz.


-baba ben şerimanla beşik kertmesi olamam. bundan sonra korhan ile aynı evde yaşayacağız?
-ne demek olamam yavrucum. sen onu bunu boşver. dayınlar yeni ev için temel kazıyorlar. benle gel de temeli kaz bende (üstüne) beton dökeyim.

ancak ve ancak sosyal ortam itibarı ve dernekler vasıtasıyla bu durum açıklanmaya çalışılabilir. bu tür yardımlar alınabilir. böylelikle bencillik dediğimiz şey bir nebze birbirinizi anlamaya dönük bir çabaya dönüşebilir. yalnız olmadığınızı ve durumunuzu en iyi şekilde anlatmanıza yardımcı olacak bir topluluk anlaşılmanızı ufak da olsa kolaylaştırabilir.

aids

ayran gönüllü bünyenin başına gelmesi olası bir hastalıktır.

(bkz: kim vurduya gitmek)

sözlüğün suyunun çıkması

suyunu da taze tüketmek gerekir yoksa bir boka yaramaz ama asıl vitamini kabuğundaymış *

taşaklı üyenin yeni geleni tehdit etmesi

tehdide gözünü kapatacaksın ve okuyarak öğreneceksin. ama severek anlayacaksın yeğen.

kürt erkekleri

insan ayrımı yapmayı pek sevmem. bu sebepten ayı bakış açısıyla hoş göründükleri söylenebilir. fakat herşey bununla bitmiyor...
Henüz takip ettiği biri yok.