ayı sözlük itiraf

  • /
  • 90
geçen hafta çocukluk arkadaşlarımın olduğu bir gruba açıldım ve 3 senelik bir birlikteliğim olduğunu söyledim. başta çok gerilmiştim ama sonra neden şimdiye kadar tuttun kendini dediler ve hepsi ilk etapta çok anlayışlı karşıladılar. üzerimden bir yükü daha attım bakalım önümüzdeki günlerde neler değişecek...
hiç realist bir ibne değilim. hayallerde yaşıyorum.
sözlüğün tamamını okuyup bitirdim. şaka şaka! nasıl bitireyim, o kadar zamanım yok bir kere. ama çok yol aldım. ufkum açıldı. kendinden kaçmanın anlamsızlığını, her şeyin eninde sonunda aslına rücu edeceğini öğrendim.

itiraf ediyorum çocukken hep dansöz olmayı hayal ederdim. ama ailemin ve toplumun "düzgün" bir meslek sahibi olmaya yönlendirilmesiyle ola ola ağırbaşlı bir edebiyat öğretmeni oldum. gel gör ki şu yaşa geldim hala kendimi sisler içindeki bir sahnede çıkı çıkı dans eden bir dansöz olarak hayal ediyorum.

itiraf ediyorum çocukken annemin bana ve kardeşime yaşattığı travmalardan dolayı onu hiç affedemedim. kaç psikologla görüştüm, kaç terapi yaptık ama aşamadım bunu. insanın koşulsuz güvenip sığına bileceği ilk, bazen tek insan annesidir. ondan bir darbe gelince insan hayatı boyunca başkalarına güvenmekte zorlanıyor, dahası bu bir kişilik bozukluğuna kadar varabiliyor.
(bkz: güvenli bağlanma)
(bkz: bağımlı kişilik bozukluğu)

veee itiraf ediyorum evde kaldım! öyle" evlilik bana göre değil, hem çok statik bir kurum! canım evlilik tek ilişki türü değil ki! ben özgür ruhluyum..." hikaye! evlenmeyi, özellikle anne olmayı çok istemiştim ama bir kısmetsizlik, bir tökezleme... bildiğin evde kaldım!

itiraf ediyorum, okuldaki müdür yardımcısının ağzının ortasına kürekle vurasım var. "eşeğe semer vurma kendini at sanır."ın en güzel örneğidir kendisi.

itiraf ediyorum, arızalı erkeklere zaafım var. hiç şöyle aklı başında, dingin, mantıklı birini bulduğumu hatırlamam. ille sorunlu olacak! bu yüzden de "canım sevgilim, ne kadar huzurlu ve rahatız!" tadında bir ilişkim olmadı.

tamam itiraf ediyorum arada bir gizli gizli arabesk dinliyorum. ruhumdaki oryantalizm hep bir yerlerden pörtleyip çıkıyor. orhan gencebay şarkılarını ajda pekkan'dan, deniz seki'den dinlemek çok hoşuma gitti.

eğer hala okuyorsanız gerçekten müthiş bir sabrınız var demektir. tebrik ederim! ben uzun entryleri okurken zorlanıyorum da ( aha bu da son itiraf olsun!)
her zaman yalnız hissediyorum sevgiye ihtiyacım var ama kendimi ifade edemiyorum insanlarla ya tartışıyorum ya da mutluymuş gibi davranıyorum kız muhabbetlerinden uzak duruyor fakat yine de stresten oluşan karın ağrılarına engel olamıyorum feminen olmasam da gay olduğumu gizlemek daha doğrusu kendim olamamak beni yoruyor buna bi son vermek istiyorum yapamıyorum sevmek ve sevilmek istiyorum ama bunu kimseye gösteremiyorum
hiçbir aidiyetimin olmadığı bir kara parçasının vatandaşıyım. mutsuzum. umutsuzum. defolup gitmek istiyorum. ve en yakın zamanda da gideceğim.
bugün geyler lezbiyenler konferansı gala gecesindeydim. avrupanin her köşesinden queer kişilerle tanıştım. bulunduğumuz ülkenin başbakan yardımcısı çıktı konuşma yaptı, daha lgbt kişilere ne hakları vermeyi planladiklarindan bahsetti. maşallah, lezbiyen çiftlere ücretsiz ivf hizmeti bile veriliyor bu ülkede, biz türkiye'de bir yürüyüş bile yapamazken elalemin konuştuğu konulara bak. neyse iyi yedirip icirdiler. yarın sabahın köründen öğleden sonraya kadar da resepsiyonda durup gelene geçene yardım edicem. gönüllüluk güzel bir şey, ayrıca öğretici. şimdi de tramvaydayim, erkek arkadaşıma gidiyorum. bu geceyi onda geciricem, yarın türkiyeye ailesini ziyarete gidiyor, gitmeden birlikte olalım dedim. neyse onun yokluğunda bu konferansla şunla bunla oyalanacagim, gene iyi denk geldi. erkek arkadaşım dünya iyisi bir insan, onu bulmuş olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. allah herkese gönlüne göre birini versin inşallah. iyi geceler herkese.
sevgili ayı sözlük sen bu satırları okuduğunda ben sponsor sevgilimin koynundan çıkıp yakışıklı ama züğürt sevgilimin koynuna girmiş olacağım.gönül tek eşlilik ister tabi ki ama hayat şartları insanı robin hood yapıyor..zenginden alıp fakire veriyorum. şimdilik hoşçakal..
halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..
ablamın bilişimci arkadaşları sayesinde bütün yazışmalarımı ip üzerinden tüm veri aktarımlarımı denetlettirerek belgelerle aile meclisinde gay olduğumu kanıtlama gecesiydi sözlük. buna hakkı yoktu, evet özel hayata müdahaleydi ama "artık sen de rahatla biz de ve biz de seni destekliyoruz, yanındayız" demek için bunu yaptığını söyledi. kaldı ki garip olan şuydu annem ve babamın biz zaten biliyorduk sana sorup emin olmak istedik tavrı inanılmaz garip ama bir o kadar rahatlatıcı geldi. bugünden itibaren resmi olarak ailesine açık bir eşcinselim ve çok garip bir his. yılın en uzun gecesiydi hakikaten. çok değişik bir his ilk kez bu evde kendimi kendim gibi hissedip ailemin beni "gerçek" ben olduğum için sahiplendiğini ve sevdiğini anladım.

(bkz: ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi)
keremce şok edici açıklamasını yaptı: bıyıklarımı bir burarsam tüm sempatikliğimle elde edemeyeceğim erkek yoktur.
wagaman göbekli ayı sınıfına girebilmek için karnına yastık koyduğunu sonunda itiraf etti.
jan xwen pek sessiz olmasının nedeni sorulduğunda suskunluğumu bir bozarsam o zaman yer yerinden oynar dedi.
mistermagician her yerde şarkı söylemiyor olmam sesimin hala güzel olmadığını göstermez dedi.
dark bear zirvelerin tek amacının yazarların sözlüğü geliştirme ve daha ileriye götürme amacıyla etüt çalışmaları yapması olduğunun altını çizdi ve ekledi: lütfen daha fazla sosyalleşmeyin, daha fazla ileriye gitmeyin.
greenday tembelliğinin boyutlarını açıkladı: o kadar tembelim ki ayı sözlüğe yazarken dublör kullanıyorum.
anormal genc inci sözlüğe laf ettirmeyeceğini belirtti; ayı sözlükle inci sözlüğün ikisi de çocuğum gibi, tek kelime ettirmem dedi.
bear sikertir ben zaten zirvedeyim, öyle her zirveye katılmam dedi ve ekledi: kraliçe miyim neyim?
lost soul sizi ingilizce ile türkçeye hakimiyetim ve müzik kültürümle döverim dedi.
naringergedan ben de bir ayıyım, benim neyim eksik açıklamasıyla gündeme bomba gibi düştü.
eşcinsel olduğumu yakın çevrem dahil kimseyle paylaşmadığım zamanlarda her şeyin daha kolay olacağına inanırdım. doğru bir karar verdiğimi zannederdim. kısa bir süre böyle yaşadım ve ardından yakın arkadaşlarıma kendimle ilgili gerçekleri anlattım. sevdiğim adamı onlarla tanıştırdım. onlar da ben de, birbirimizden hiçbir farkımız olmadığını birlikte keşfettik. sevgiyi yaşayış şeklimizde hiçbir fark yoktu. sevgiyi, aşkı kategorize etmek hangi akla sığardı ki zaten? aradan geçen yıllar boyunca her şey daha da perçinlendi. yıllar önce arkadaşlarımla tanıştırdığım sevgilime, bu yaz tatilde o arkadaşlarımla birlikte sürpriz yapıp, sembolik bir tören yapacağız. birimiz yüzük bakıyor, bir diğerimiz kıyafet bakıyor, bir diğeri başka bir şey için koşturuyor. bazen her şeyi bırakıp benim mutluluğum için canhıraş koşuşturmalarını izliyorum büyük bir keyifle. ve ardından keşke diyorum, keşke daha önce söyleseydim bu insanlara. üzerimdeki bu yükü tek başına sırtlamaya kalkma deliliğinden daha erken vazgeçseydim.
patronumun bir akrabası ile aramızda böyle bir yakınlaşma gibi birşey oldu sözlük. benim patron, tüm arkadaş ve tanıdık taifesini toplayıp maç seyretme, doğum günü, çemişkezek'in kurtuluşu gibi bahanelerle içkinin su gibi aktığı partiler vermeyi çok seviyor ve her seferinde semih'i de davet ediyor. adam son derece iyi eğitimli, alçak gönüllü ve kibar birisi. dış görünüş olarak da tam benim tipim. son iki partide yanyana oturduk ve saatlerce sohbet ettik. dün akşam da ben salona girdiğim andan itibaren gözlerini benden hiç ayırmadı, ilk fırsatta da yanıma geldi ve gece yarısına kadar başbaşa sohbet ettik. gece yarısı ayrılırken orada kalanların elini sıkarak veda ediyordu ki, ben bunu tuttum ve kendime doğru sertçe çektim, sımsıkı sarılıp yanak yanağa öptüm. kendime doğru ilk çektiğimde önce şaşırdı, durakladı ama sonra kendini bırakarak "eh, hadi bakalım" deyip o da bana sarıldı. benim kafa binbeşyüzdü tabi.
istatistiksel olarak 35 yaş üzerinde olup hiç evlenmemiş erkeklerin yarısının eşcinsel olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak yüzde elli şansım var sözlük.
-ilk okuldaki oğuz'a aşıktım. ama o inci'ye aşıktı. ben de onun inadına inci'yle oynardım. *

-ortaokulda burak'a aşıktım. sırf onun poposunu görmek için futbol maçlarına ben de katılırdım. oysa futboldan nefret edişim de ondandır. *

-ortaokulda bana aşık olan kızların mektuplarını ablama okuturdum, ondan cevap yazmasını isterdim, sanki ben beceremiyormuşum gibi. oysa sorun belli... *

-lisede mdr yardımcısının oğlu özgür'e aşıktım. başımı sıraya koyar onu izlerdim. beni bir gün yakaladığında, uyuyor numarası yaptım ama yemedi. bana gay misin dedi yok lan, siktir git sensin gay dedim. yıllar sonra ona aşık olduğumu söyledim. ne güzel dedi ama beni umursamadı...*
"abi ben gelemiyorum ohalde" kalıbını kullanmak için sabırsızlanıyorum. beni bir yere çağırmayın.
sevgilisi olan birine aşığım. ne onunla olabiliyorum, ne başkalarıyla. böyle sik gibi ortada kaldım. * *

ondan ayrılacağını düşünmüştüm ilk başta, ama öyle bir niyeti yok, benimle görüşmeyi kesmek gibi bir niyeti de yok. ben de malın önde gideni olduğum için bu durumu kabul edip kendimi süründürüyorum. bok var çünkü.

"bana kız mı yok?" demek isterdim kendime, ki biliyorum var, çok şükür gideri olan bir hatunum, ama istemiyorum da başkalarını, yapamıyorum. birkaç kez başkalarıyla sevişebilme durumum oldu ve ortamı terk ettim.

çünkü malım.

ama aşığım.
kardan adam sonunda soğuk görünen isminin sıcaklığını ve sempatikliğini yansıtması adına ironik bir tarzda seçildiğini ağzından kaçırdı.
greenday spor yapmasının kilolarıyla ilişkili olmadığını, sadece sağlıklı bir yaşam hedeflediğini belirterek yanlış anlamalara noktayı koydu.
dark bear uygulanan baskılar karşısında dede donu giydiğini itiraf etti ve muazzam vücuduna ne giyse yakıştığını belirterek kıskanç gaylerin dudaklarını uçuklattı.
wagaman zirve kavramıyla kendisinin tanımlandığına inandığını, o nedenle tüm zirvelerde göbeğiyle beraber boy gösterdiğini vurguladı.
mistermagician şarkı söylemenin profesyonel bir ruh gerektirdiğini ancak içindeki acemi şarkıcının ölmemesi adına öpücüklerle uyarılma projesi üzerinde çalıştığını ifade etti. bu projeye göre öpücükler karşılığında hiçbir ücret talep etmeden zirvelere yakışır mini bir konser verebilirmiş. bak sen.
pony slaystation nickini doğru telaffuz edemeyen gaylere sert çıktı: "öğren de gel".
koyuyazar ayaklı bir gazete olabilmenin sırrının geniş bir çevre olduğunun altını çizdi ve ekledi: "benden kaçmaz".
bodurayi bir ortaya çıkarsam yer yerinden oynar dedi. allah allah.
#404896
toplanın sözlük anlatıyorum.
dışarda buluşuldu. akşam vaktiydi ne yapalım ne yapalım derken "gel 2 bira içelim" deme gafletinde bulundum. gaflet diyorum çünkü hiç ama hiç alışkın değilmiş alkole. bildiğin 2 biraya gitti ama aşırı tatlı oldu sormayın (tabii yorgonuz ağırbaşlılığını korudu).
zaten önceden konuşmuştuk biraz vakit geçirip eve gecicektik öyle de yaptık. geçen süre zarfında topladı kendisini. izletmek istediği bir film varmış onu izledik vs. dedim içelim böyle olmaz devamı gelsin şunun. yine şişeler açılmaya başlandı baktım gidici, önünü kesip yorgonuz içmeye devam etti.
tabii siz buralara kadar okuyup devamında cool seks storysi arayacaksınız ama olmadı öyle birşey. geçip yatağa sadece uyuduk. ne o ne ben bir hamlede bulunmadık. neden diye soracak olursanız sohbet, muhabbet o kadar güzeldi ki sanki seks yapınca olay tamamen yapay bir hale gelecek gibi hissettim (sanki bu aksiyonların hepsi seks içinmiş gibi algısı).
sabah uyandığımda mükellef bir kahvaltı masası hazırlanmış, sevdigimi bildiği için masanın ucuna gazetelerimi koymuş, camımı açıp uyandırdı beni. belki ilk defa bu kadar iyi hissettim kendimi o anı anlatamam..
kahvaltı yapıldı tam sigara keyfi diyecekken telefon geldi çıkmak zorunda kaldım.
hala irtibat halindeyiz. birbirimizi tanıma çabası, ufak ego yarışmaları, beyin fırtınaları o kadar güzeldi ki seks yapmanın çok ama çok ötesindeydi.

ama sanırım kendisi biraz kaptırdı. ben uyurken tişörtumu koklaması, ufak tricklerimi öğrenip hep beni şasırtması ve bana duyduğu hissiyatın aşk olduğunu söylemesi korkuttu beni açıkcası. aşk bana göre zaman isteyen, kolayca ağıza alınmaması gereken bir kavram ve bunu ona da belirttim. bakalım zaman ilerledikçe neler göreceğiz. şimdilik hoşçakalın.

edit piaf: adam ruh hastası çıkti sözlük. takıntı haline getirdi beni zaten balık baştan kokar anlamalıydım. bi zamanda duvara toslamayalım be sözlük.
hayatımda hiç cornettonun "aşkına bedava"sını sevgilime vermemiştim. içimde bir uhdedir. kısmetse bu sene vermeyi düşünüyorum *. valla küçük dandik cornettosunu bile ben yemeye razıyım.
geçen gün hastalarımdan biri verdiğim randevuya çok geç gelince almadım ve bana istediğini yaptıramayınca kendi yarattığı kavganın sonunda bana '' karı kılıklı, ibne '' dedi. odada çıkardığı boş gürültünün dışında bu sözler beni zerre kadar etkilemedi ama bu geri kafalı zihniyetten iyiden iyiye ürküttü. artık rahat olsun, ne görüyorsa daha da fazlasını yapacağım. toplumun beni kabul etmesini de istemiyorum, onlara hoş görünmek de. hoşlanmadıkları ne varsa daha fazlasını yapmak için artık daha doluyum. dikkat edin de toplumsal erkekliğiniz yara almasın.
kalp kırıklıklarıyla dolu bu başlık ayısözlük. yaşanmışlıklar, aldatılışlar, terkedilişler ve hayal kırıklıkları. zamanında dibine kadar yaşadığım için hepsini tek tek anlayabiliyorum. keşke kocaman kanatlarım olsa da sarıp sarmalasam bu insanları.

bugünlerde ben daha dingin, daha mutlu hissediyorum kendimi. çok güzel insanlarla tanıştım şu karantina sürecinde. sabahlara kadar sohbet ettiklerim, telefonda güzel seslerini duyduklarım oldu. hepsi çok güzel insanlar ve hepsini sonsuza dek hayatımda tutmak isterim. umarım onlar da benim için aynısını düşünürler.

teşekkür ederim sözlük. bana verdiğin güzel insanlar için teşekkür ederim.
  • /
  • 90